banner47
banner128

Ana muhalefet partisi paketin içeriğini gölgelemeye çalışıyor

Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, parti genel merkezinde basın-yayın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

banner116

Ana muhalefet partisi paketin içeriğini gölgelemeye çalışıyor

Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, parti genel merkezinde basın-yayın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

23 Şubat 2017 Perşembe 13:10
Ana muhalefet partisi paketin içeriğini gölgelemeye çalışıyor

Türkiye'nin tarihi bir kavşakta olduğunu ve çok önemli bir halk oylamasına gittiğini belirten Cevdet Yılmaz, bunun Meclis oylaması, Cumhurbaşkanı onayı ve doğrudan halk oylaması olmak üzere, üç aşaması bulunduğunu ifade etti. 

Yılmaz, kararın Meclisten çıkmaması için ana muhalefetin yoğun bir gayret sarf ettiğini vurgulayarak, görüşmeler esnasında fiziki saldırıların ve kürsü işgallerinin yaşandığını anımsattı.

Anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı onayı aşamasında bazı spekülasyonlar yapıldığını anlatan Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yasayı kısa bir süre içinde imzaladığını ve görüşlerini de şeffaf bir şekilde toplumla paylaştığını bildirdi. 

Halk oylamasının temsili demokrasinin güzel bir örneği olduğunu belirten Yılmaz, Türkiye'de en son 2007 ve 2010'da  halkoylamaları yapıldığını aktardı.

Yılmaz, "Bu bir genel seçim değil, bir yerel seçim değil. Başka bir anlamı da yok. Bir adayı seçmiyor, bir partiyi tercih etmiyoruz. Belli bir konuda halkın kararını alıyoruz. Temsilcileri aracılığıyla değil, doğrudan kararını almış oluyoruz." diye konuştu. 

"25 Şubat'tan sonra anayasa çalışmaları ağırlık kazanacak"

 Yılmaz, anayasa değişikliği konusunda AK Parti'nin yürüteceği kampanyanın detaylarını da anlattı. 

AK Parti'nin bu süreçte tavrını çok şeffaf ve açık bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Yılmaz, şunları söyledi: 

 "Gerek geçmişte ortaya koyduğu dökümanları, siyasi belgeleriyle, seçim beyannameleri ve son süreçteki tartışmalar içinde AK Parti değişimden yana bir parti olduğunu, yeni yönetim sisteminden yana bir parti olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koymuş durumda. Bu çerçevede bir kampanya hazırlığımız devam ediyor. 25 Şubat'ta Arena'da resmi olarak kampanyamızı başlatacağız. Bir taraftan çalışmalarımız başlamış durumda. Genel strateji olarak belirlediğimiz husus şu, önce teşkilatlarımız sonra topluma gidiş şeklinde bir usulümüz var. Teşkilatlarımıza bilgilendirmeler yapalım, teşkilatlarımız yeni değişimi iyice özümsesinler ondan sonra sokağa, topluma çıkalım şeklinde bir stratejimiz var." 

Bugüne kadar daha çok teşkilat çalışmalarına ağırlık verdiklerini anlatan Yılmaz, Ankara'da topladıkları 970 ilçe başkanına yönelik eğitim programları ile süreçle ilgili hazırlıklara katkıda bulunduklarını kaydetti.

Antalya'da ise bütün yerel yöneticileri bir araya getirdiklerini ifade eden Yılmaz, çeşitli birimlerin il temsilcilerini genel merkezde topladıklarını, her ilden üç hatip ve hatibeyi de eğitime aldıklarını anlattı.

 Yılmaz, teşkilatların bilgilendirilmesine yönelik kitapçıklar, infografikler hazırladıklarını da belirterek, "25 Şubat'tan sonra daha yoğun bir şekilde topluma hitap eden çalışmalar ağırlık kazanacak." dedi. 

"AK Parti'ye yakışır bir tanıtım yapılacak"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, 25 Şubat'ta Arena'da gerçekleştirilecek kampanya esnasında, AK Parti'nin sloganlarının, broşürlerinin ve dokümanlarının Başbakan Binali Yıldırım tarafından kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi.

Yılmaz, tüm teşkilatların katılımıyla, AK Parti'ye yakışır bir tanıtım yapılacağını vurguladı. 

Yılmaz, Başbakan Yıldırım'ın yurt dışı programında da vatandaşlarla bir araya geleceğini ve kampanyanın yurt dışı ayağının başlatıldığını aktardı. 

58 milyona yakın seçmenin yaklaşık üç milyona yakınının yurt dışında bulunduğunu belirten Yılmaz, kampanyanın yurt dışı ayağının önemine değindi. 

Süreçte en önemli hususun anayasa değişikliğinin kendisi olduğunu vurgulayan Cevdet Yılmaz, şöyle devam etti:

"Ana muhalefet partisi paketin içeriğini gölgelemeye çalışıyor. Yalan yanlış beyanlarla, karartmalarla paketin içeriğinin halkın bilgisinden kaçırmaya çalışıyorlar. Özellikle rejim tartışması gibi hiçbir şekilde geçerliliği olmayan tartışmalarla dikkatleri paketin içeriğinden başka alanlara yönlendirme gayreti içindeler ama biz paketin içeriğine güveniyoruz. Güçlü bir paket olduğuna, içerik itibarıyla da halkımızın büyük oranda destek vereceğine inandığımız bir anayasa değişikliği paketimiz var."

 Kampanyada öne çıkan başlıklar

Kampanyada dört başlığın öne çıktığını anlatan Yılmaz, bunun birincisinin vesayetin ortadan kalkması, demokrasinin kökleşmesi olduğunu ifade etti.

Türkiye'de halkın iradesi üzerinde vesayetçi yapıların oluşturulmaya çalışıldığına işaret eden Yılmaz, özellikle 12 Eylül Anayasa'sı ile Cumhurbaşkanlığı makamının vesayet makamı olarak kurgulandığını kaydetti.

İstikrar ve güvenin hızlı kalkınmanın anahtarı olduğunu belirten Cevdet Yılmaz, son 14 yılda AK Parti'nin bunu en iyi şekilde ortaya koyduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinin ve AK Parti'nin gücünün sistemin zaaflarını örttüğünü belirten Yılmaz, dönemsel olarak güçlü bir lider ve partiyle istikrar ve güvenin sağlandığını kaydetti.

Yılmaz, yeni sistemle birlikte kurumsal yenilenmelerin olacağı, hızlı kararların alınacağını, bürokrasinin de azalarak icraatların hızlanacağını ve ekonominin de bundan olumlu etkilenmesini beklediklerini vurguladı.

Yeni yönetim sisteminin "En az yüzde 50'nin teveccühünü gerektirdiğini" belirten Yılmaz,  değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Siyasetin daha ılımlı hale gelmesini bekliyoruz. Cumhurbaşkanlığına aday olacak insanlar artık en az yüzde 50'yi hedeflemek durumundadır. Bu söylemlerine de yansıyacaktır. Siyaset milletin merkezine gelecektir. Milletin değerleriyle uyumlu bir siyaset hakim olacaktır. Siyasette kutuplaşma azalacaktır, değişik kesimler arası diyalog ortamı güçlenecektir. Kampanya sürecinde bile bunun etkilerini görmeye başladık. Sistem tam anlamıyla oluştuğunda parti farkı gözetmeksizin bütün partilerde siyasi kesimlerde kutuplaşma azalacak, diyalog ortamı artacaktır. Daha ılımlı bir siyaset anlayışı hakim olacaktır. Terörle mücadelede de daha etkin işleyen bir karar alma süreci, daha hızlı bir yönetim ülkemizin huzuruna, güvenine katkıda bulunacaktır."

Cevdet Yılmaz, anayasa değişikliği paketinin içeriğini yasama, yürütme ve yargı çerçevesinde sınıflandırarak, anlattı.

Yasamada, kanun yapma tekelini Meclise verdiklerini ifade eden Yılmaz, "Meclis ortadan kalkacak, Meclis'in etkisi azalacak' diye bir sürü tezvirat yapılıyor. Bunun gerçekle uzaktan yakından ilgisi yok. Meclisimiz eskisinden de güçlü hale geliyor. Şu anki mevcut sistemde kanunlaşan hususlara baktığınızda bunun birçoğu hükümet tasarısı şeklinde Meclis'e giden tasarılardı, teklifler çok az yer tutmaktadır. Yeni sistemde ise tamamen artık kanun yapma tekeli Meclis'e veriliyor. Bunun bir tane istisnası var, o da bütçe. Bütçe biliyorsunuz kendisi de bir kanundur. Bütçeyi onaylama yetkisi de yine Meclis'te ama teklif etme hakkı anlamında Cumhurbaşkanlığına verilen tek yetki bütçeyi teklif etme yetkisi. Bunun dışındaki bütün kanunları artık milletvekilleri bizatihi teklif edecekler. Bu son derece önemli bir yetki ve Meclis'in kanun yapma özelliğini pekiştirici bir yetki." değerlendirmesinde bulundu.

Cevdet Yılmaz, milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkarılması konusunda da bazı spekülasyonlar yapıldığını belirtti. 

Avrupa'da bir milletvekili başına 40-45 bin gibi seçmen düştüğünü kaydeden Yılmaz, Türkiye'de bu sayının çok daha yüksek oranlarda görüldüğünü vurguladı.

Yılmaz, 18-24 yaş arasında 8 milyondan fazla genç bulunduğunu, yeni getirilen teklifle 8 milyondan fazla insana seçilme hakkı sağlanacağını hatırlatarak, bunun "temsilde adalet" kavramıyla anlatılması gerektiğine, böylece siyasete yeni bir soluk getirileceğine işaret etti.

"Mutlaka Meclis içi uzlaşma gerekiyor"

Meclis'in yasama ve denetim işlevine yoğunlaştığını anlatan Yılmaz, güvenoyu dışında bütün denetim kanallarının açık olduğunu kaydetti.

Yılmaz, güvenoyunun yeni sistemde Meclise yetki olarak verilmemesine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Millet artık temsilcileri kanalıyla değil doğrudan hükümeti belirleyeceği için millet hükümete güvenoyu vermiş oluyor. Milletin güvenoyu verdiği bir yerde temsilcilerinden ikinci bir güvenoyu aramanın sistemin mantığı gereği doğru olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla bu sistemde güvenoyu dışında bütün denetim yolları yine açık ve güçlendirilmiş bir şekilde. Örneğin yazılı sorulara 15 gün içinde cevap verme zorunluluğu var. Şu anki sistemimizde bu anayasal bir zorunluluk değil ama yeni sistemde bir anayasal zorunluluk haline geliyor. Buna benzer hususlarla denetim kanalları güçlendirilmiş durumda."

Meclisin yargı konusunda ilk defa güçlendirildiğine, bugüne kadar Meclis'in HSYK'ya hiçbir şekilde üye seçme yetkisi bulunmadığına dikkati çeken Yılmaz, yeni sistemde ise 13 üyeden 7'sini Meclis'in seçeceğini, bunu da nitelikli çoğunlukla yapacağını belirtti.

Yılmaz, "Bugünkü sayıları esas alırsanız, 330'dan fazla milletvekilinin oyu gerekiyor. Yani bugünkü sayılarımızla AK Parti olarak biz bunu belirleyemiyoruz. Burada mutlaka Meclis içi uzlaşma gerekiyor. Uzlaşma olmazsa nihai aşamada kura suretiyle HSYK'ya üyeler seçilmiş olacak. Cumhurbaşkanının dört üye seçme hakkı var, Adalet Bakanı ve müsteşarı tabii üye, yedi üyeyi ise nitelikli çoğunlukla Meclisimiz seçmiş olacak." dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, Meclis'e ilk defa Cumhurbaşkanını ve bakanları her konuda sorgulama yetkisi verildiğine işaret etti.

Mevcut sistemde Meclis'in vatana ihanet dışında cumhurbaşkanını sorgulama yetkisinin bulunmadığını anlatan Yılmaz, yeni sistemde ise her konuda yüzde 66 ile Meclis'in karar verme yetkisinin olduğunu, böylece denetim yetkisinin güçlendirileceğini bildirdi.

Yılmaz, bakanların artık Meclis'te bulunmayacağını, Meclis'ten bakan olanların milletvekilliğinin sona ereceğini, bunun da yasama ile yürütme arasında kuvvetler ayrılığının güçlü şekilde ortaya konulduğunu gösterdiğini ifade etti.

 "Etkili karar alıp icraat yapan bir yapı oluşturuluyor"

Yürütme konusunda ise hükümet sistemini, idari sistemi kendi içinde konsolide ettiklerini anlatan Yılmaz, Cumhurbaşkanlığının yetkileri ile Başbakanlığın yetkilerini birleştirdiklerini kaydetti.

Yılmaz, bunun kurumsal alt yapılarını da birleştirmek suretiyle idaredeki dağınıklığın, çok başlılığın ortadan kaldırıldığını ve etkili işleyen bir idari mekanizma oluşturulduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanlığının ekibiyle ve kurumsal yapısıyla birlikte hükümeti temsil ettiğini, doğrudan halk tarafından belirlendiğini aktaran Yılmaz, 5 yıllığına Meclis ve idare oluştuğuna, sandıkların aynı anda geldiğine değindi.

Yılmaz, tek bir fark olduğunu Meclis'in tek dereceli olduğunu, aynı gün Meclis'in dağılımının belirleneceğini belirterek, "Ama Cumhurbaşkanlığında biliyorsunuz yüzde 50'yi ilk turda geçen bir aday olmazsa ikinci tura kalmış olacak ve vatandaşımız Meclis'teki dengeleri, genel siyasi tercihlerini dikkate alarak tercihlerini şekillendirmiş olacak. Burada esas itibarıyla daha hızla hareket eden, etkili karar alıp icraat yapan bir yapı oluşturuluyor." diye konuştu.

"Kanunlar kararnamelerin üstünde olacak"

Geçmiş siyasi tarihte her dönemde cumhurbaşkanı ile başbakanlar arasında sorunların, çatışmaların yaşandığını hatırlatan Yılmaz, bunun bedelini de ekonominin, halkın ödediğini belirtti.

Yılmaz, her dönemde bunların yaşanmasının olayın kişisel değil, yapısal ve sistemsel sorundan kaynaklandığına işaret etti.

Cevdet Yılmaz, 2007'deki referandumda yüzde 69 oyla vatandaşın kendi cumhurbaşkanını kendisini seçmek istediğini anımsatarak, bugün idarede yapılan işlemin, 2007'de vatandaşın yaptığı tercihin, eksik kalan boyutlarını tamamlamak olduğunu anlattı.

Yeni sistemde kararnamelerin, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi şeklinde yayımlanacağını belirten Yılmaz, kanunların kararnamelerin üstünde bir konumda olacağını aktardı.

Kanun ile kararname çeliştiğinde esas olanın kanun olduğunu, kararnamelerin temel ve siyasi haklarla ilgili yapılamayacağını ifade eden Yılmaz, kararnamelerin Anayasa Mahkemesinin denetimine açık olduğunu kaydetti.

Yılmaz, Anayasa'da "Kanunla düzenlenir" diye sınırları çizilmiş konularda kararname çıkarma yetkisinin bulunmadığına, bütün bunların açık şekilde yeni düzenlemelerde ortaya konulduğuna vurgu yaptı.

"İkinci dönemin olup olmayacağı da halkın takdirine bağlı"

Mevcut sistemde Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı iş ve işlemlerin yargı denetiminin dışında olduğunu hatırlatan Yılmaz, yeni sistemde ise Cumhurbaşkanlığının bütün iş ve işlemlerinin yargı denetimine açılacağını bildirdi.

Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok önemli bir düzenleme, sınırlandırıyoruz. İki dönemle dünyanın en başarılı lideri de olsa, yönetimi de olsa artık iki dönemle yönetimleri sınırlandırmış oluyoruz. İkinci dönemin olup olmayacağı da halkın takdirine bağlı. Cumhurbaşkanı ve Meclis'e seçimleri birlikte yenileme yetkisi de veriyoruz. Bu da çok tartışılan bir konu. Kesinlikle fesih yetkisi yok, seçimleri birlikte yenileme yetkisi var. Herhangi bir cumhurbaşkanı birinci döneminde seçimleri yenileme kararı verirse kalan süresinden fedakarlık yapmak durumunda. İkinci defa seçilip seçilemeyeceği de halkın takdirinde, belli değil. İkinci döneminde böyle bir karar verdiğini düşünün aday dahi olamaz artık. İki defa en fazla aday olma imkanı olduğu için ikinci döneminde seçimleri yenileme kararı verdiğinde aday dahi olma hakkı yok. Meclis ise her zaman seçimleri yenileme hakkına sahip ama bir şartla, yine Meclis seçimi yenilediği zaman cumhurbaşkanlığı da ikisi de aynı anda seçimleri yenilemek durumunda olacaklar. Sadece şöyle bir durum var, ikinci dönemde seçimi yenileme kararı verirse Meclis, o günkü mevcut cumhurbaşkanı tekrar aday olma imkanına sahip. Kötüye kullanılmasın diye bu yetki yapılmış. Bunlar da istisnai yetkilerdir. Bu seçim yenileme yetkisi kolay bir karar değil, büyük riskler içeren bir karar, karar alıcılar için. Dolayısıyla sistemin tıkandığı sistemik bir devlet krizinin ortaya çıktığı durumlarda ancak devreye girebilecek kararlardır. Sistemin sigortası anlamında bazı düzenlemelerdir. Sistem tıkanmasın diye yapılmıştır. Bu esas itibarıyla cumhurbaşkanını ve Meclis'i uzlaşmaya zorlayacaktır. Esas olan uzlaşmadır, uzlaşma olmazsa nihai yetki olarak devreye girecek bir düzenlemedir."

"İlk defa Anayasa'ya yargının tarafsızlığı ifadesi girecek"

Yargının konumumun da yeni sistemle güçlendirildiğini belirten Yılmaz, yargının bağımsızlığının yanına tarafsızlığın da geleceğini, bu sayede ilk defa anayasaya yargının tarafsızlığı ifadesinin gireceğini vurguladı.

Cevdet Yılmaz, ikinci önemli hususun da yargıda birlik sağlanması olduğunu, askeri yargı, sivil yargı ayrımı kalmayacağını, yargının sivilleşeceğini, demokratikleşme anlamında bu adımın çok önemli görüldüğünü kaydetti.

Yılmaz, bu sayede de Anayasa Mahkemesindeki iki askeri üyenin üyeliklerinin düşeceğini açıkladı.

Cevdet Yılmaz, düzenlemelerle yargının çok daha güven veren bir yargı olacağını, iyi işleyen yargının da ekonomiye güç katacağını sözlerine ekledi.

Halk oylamasına yönelik kampanyanın nasıl hazırlandığına yönelik bir soruya Yılmaz, "Nihai kararı millet verecek. 1950'lerde rahmetli Menderes, 'Yeter söz milletindir' demişti. Kurucu genel başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bunu bir adım daha ileriye taşıdı geçmiş referandumlarda, 'Yeter söz de karar da milletindir' dedi. Söz ve karar milletindir. Milletimizin kararına her zaman saygı duyduk, bundan sonra da saygı duymaya devam edeceğiz." yanıtını verdi.

Yılmaz, milleti güçlendiren bu sürece milletin güçlü bir "evet" diyeceğine olan inancını dile getirdi. 

Anket sonuçlarının ne yönde olduğunun sorulması üzerine Yılmaz, bu noktada anketlerin paylaşılabilir sonuçlar verdiğini söyledi. 

Bir kaç hafta içinde daha sağlıklı sonuçların alınacağını vurgulayan Yılmaz, "evet" oylarının önde olduğunu belirtti. 

"Kampanyaların asıl hedefi kararsız kitlelerdir"

Kararsızların varlığına işaret eden Yılmaz, "Kampanyalarda onlar için var. Herkes kararını vermişse kampanya yapmanıza gerek kalmaz zaten. Kampanyaların asıl hedefi kararsız kitlelerdir." ifadelerini kullandı.

Yeterince bilgi sahibi olmadığı için henüz kararını netleştirmeyen seçmen grubunun varlığına dikkati çeken Yılmaz, AK Parti teşkilatları kanalıyla yüz yüze iletişimle herkese ulaşmak istediklerini vurguladı. 

Yılmaz, "Evet olanları pekiştirmek, 'hayır' diyenleri de ikna etmek için bu kampanyada yoğun gayret içinde olacağız." diye konuştu. 

"MHP ile ortak faaliyetler mümkün"

MHP ile referandum sürecinde birlikte bir kampanya yapılması ihtimaline de değinen Yılmaz, MHP ile "amaç birlikteliklerinin" olduğunu, iki ayrı parti olarak kendi öncelikleri ile kampanya yapacağını bildirdi.

Bu amaç birlikteliğinin getirdiği bir diyaloğun ve ortak bazı faaliyetlerin de mümkün olduğunu ifade eden Yılmaz, ancak bunun henüz tam anlamıyla şekillendirilmediğini söyledi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışmalarının AK Parti için çok önemli olduğunu belirten Yılmaz, "Saha çalışması açısından onların netleşmesini bekliyoruz. Onunla uyumlu bir kampanya planlaması yapmamız bizim için tercih edilen bir durum." dedi. 

 "Statükonun bekçiliği CHP'ye yakışan bir tavır"

Mevcut sistemde en büyük sıkıntıyı Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan Kürt vatandaşların çektiğini aktaran Cevdet Yılmaz, "Dolayısıyla hiç kimse Kürt vatandaşlarımızdan statükonun bekçiliğini yapmasını beklemesin. Bingöl Milletvekili olarak da bunu ifade etmek istiyorum. Sistemin bekçiliğini hiçbir bir şekilde bu vatandaşlarımız yapmayacaklardır. Değişimden yana olacaklardır, statükodan yana olmayacaklardır. Statükonun bekçiliği, daha çok CHP'ye yakışan bir tavır. CHP'nin de tabanına değil, tavanına, yönetimine yakışan bir tavır." değerlendirmesinde bulundu.

Bölücü terör örgütünün çukur siyasetiyle bölgedeki vatandaşlara büyük bedeller ödettiğini hatırlatan Yılmaz, bunun da bir karşılığının olacağını ve çukur siyaseti izleyenlere en güzel cevabı vatandaşların sandıkta vereceğini dile getirdi. 

 "Gereksiz alınan kararların cezası sandıkta verilir"

Yeni sisteme göre iki kere cumhurbaşkanı seçilen ancak 9'uncu yılında Meclisin aldığı seçim yenileme kararıyla tekrar cumhurbaşkanı olarak seçilen adayın görev süresinin 5 yıl mı, 1 yıl mı olacağına yönelik bir soruya Yılmaz, "Eğer tekrar seçilirse bir beş yıl daha yönetme imkanı var." karşılığını verdi.

İki dönem görev yapan cumhurbaşkanının beş yıl ara verdikten sonra tekrar seçilme imkanı olup olmadığına yönelik bir soru üzerine Yılmaz, "En fazla iki dönem diye biliyorum. Hukukçulara tekrar soralım ama... Tekrar olma şansı olmaz diye düşünüyorum." dedi. 

Meclisin ve cumhurbaşkanının alacağı seçim yenileme kararlarını halkın titiz bir şekilde takip edeceğinin altını çizen Yılmaz, "Seçmenimiz o kadar basiretli ve ferasetli ki gereksiz alınan kararların cezasını mutlaka sandıkta verir. Manipülasyonlar sandık olmadığı zaman olur." diye konuştu. 

 "Nevzuhur bir demokrasiden, ülkeden bahsetmiyoruz"

Yılmaz, yabancı basındaki "halk oylamasının adil olmayacağına" yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine, "Türkiye ilk defa seçim yapmıyor. Çok köklü bir demokrasi, seçim geleneği olan bir ülkeden bahsediyoruz. Nevzuhur bir demokrasiden, ülkeden bahsetmiyoruz. Türkiye ile ilgili konuşanların mutlaka bunu dikkate alması lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de seçimlerin Yüksek Seçim Kurulu ve yargının denetimi ve gözetimi altında gerçekleştiğini anımsatan Yılmaz, bu seçimlerde de farklı olmayacağını vurguladı.

Bu tür tartışmaları yapanların seçimin sonucuna güvenmediğini anlatan Yılmaz, şimdiden kendilerine bir takım bahaneler aradıklarını söyledi. 

Seçim güvenliğine gölge düşürmeye kimsenin hakkı olmadığını dile getiren Yılmaz, bunu yapanların Türkiye'ye büyük haksızlık yapmış olacaklarını ifade etti. 

OHAL'in seçmen davranışlarına etki edecek bir özelliğinin söz konusu olmadığını belirten Yılmaz, aksine terör örgütlerinin halkın tercihlerini olumsuz etkilemeye dönük çabalarının nispeten ortadan kalktığı bir ortamda halkın özgür iradesini sandığa yansıtabileceğine dikkati çekti.

"Hukuk dışı müdahalelere karşı her türlü girişimi yapacağız"

FETÖ'nün yurt dışındaki seçimlere etki etmesine yönelik ne gibi tedbirlerin alındığı yönündeki soruya, şu cevabı verdi:

"Yurt dışında da Dışişleri Bakanlığımız kanalıyla vatandaşlarımız oylarını kullanabilecek. Oralarda hukuk dışı müdahalelere yönelik her türlü girişimi yapmak zorundayız, yapacağız. Vatandaşlarımızı hukuk dışı bir şekilde etkilemeye çalışanlar varsa, hem kendi imkanlarımızla hem de o ülkelerin yetkili organları kanalıyla gerekli girişimleri mutlaka ilgili kurumlarımız yapacaklardır."

"Bütün partilerin tabanları hedef seçmen kitlemiz"

MHP'nin tabanındaki "hayır" oyu vereceklerin hatırlatılması üzerine Yılmaz, MHP'nin kendi kampanyasını başttığını ancak AK Parti'nin de bütün partilerin tabanlarını hedef seçmen kitlesi olarak gördüğünü ifade etti.

2007 ve 2010 referandumu ile 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinen Yılmaz, "Oy verenlerin hepsi AK Partili değildi. Orada da değişik partilerin tabanlarından oylar verilmişti." dedi. 

Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Elazığ ve Malatya mitinglerine katıldığını belirterek, vatandaşların dondurucu soğuğa rağmen sadece miting alanlarını değil, sokaklarını da doldurduklarını söyledi.

Erdoğan'ın da bu mitinglerde bütün partilerin tabanlarına seslendiğine ve çok kuşatıcı bir söylem sergilediğini aktaran Cevdet Yılmaz, şöyle devam etti:

"AK Parti'nin tabanı kadar, CHP, MHP ve HDP'nin tabanına yönelik bir çağrıda bulundu. 'Gelin bu yeni sistemde birlik sağlayalım, hep birlikte buna destek olalım' dedi. Siyasetin bir birliktelik ruhu oluşturması ve Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı tehditleri milletçe, milli bir duruşla karşılamamız anlamında da çok önemli bir çağrı olduğunu düşünüyorum. Biz bütün tabanlara yönelik çalışmalarımızı yapacağız. MHP tabanında çok sağduyulu, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı riskleri bilen, Türkiye'nin bu fırtınalı dönemden güçlü bir şekilde çıkması yoluna devam etmesi için tercih kullanacak insan olacağını biliyoruz."

 "CHP'nin şirinliklerinin devam edeceğini kimse beklemesin"

CHP'nin, "evet" diyen partilerin tabanlarının kafasını karıştırmak için farklı bir strateji izlediğini kaydeden Yılmaz, CHP'nin daha şirin bir görüntü sergilemeye çalıştığını savundu.

Yılmaz, CHP'nin Meclisteki tavrını hatırlatarak, "Bu şirinliklerin, 16 Nisan sonrasında, eğer yeni sistem olmazsa devam edeceğini kimse beklemesin. Yeni sistem olursa, CHP'nin bu yeni üsluba daha uzun vadeli bir şekilde de sahip olacağını bekleyebiliriz. Aksi takdirde mevcut sistemle CHP'nin üslubunu, tavrını ve Mecliste yaptıklarını hep birlikte gördük, biliyoruz." diye konuştu. 

CHP'nin AK Parti tabanını olumlu etkilemek için ılımlı bir kampanya yürütme şeklindeki yaklaşımlarına işaret eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bu güzel bir şey, yeni sistemin etkilerini şimdiden siyasete yansıdığını gösteren bir durum. Ama kalıcı ve içselleştirilmiş bir şey değil. Daha çok görüntüde yapılan, çok da samimi olmayan bir tutum. Önümüzdeki süreçte yeni sistemle birlikte bu tutumun kalıcı hale geldiğini de görürüz. Vesayetçi yapıların ortadan kalktığı bir durumda CHP de milleti esas almak, millete yönelmek durumunda, milletin değerleri ile daha uyumlu bir siyaset yamak durumunda kalacak inşallah." değerlendirmesinde bulundu.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner145

banner114