Davutoğlu, parti genel merkezinde AKİM tarafından düzenlenen, "2 Milyon Gülen Yüz" ödül töreninde yaptığı konuşmada, terörle mücadelede şehit düşenlerle Artvin'deki sel felaketinde hayatını kaybedenler için başsağlığı dileklerini iletti.
AKİM 2 Milyon Gülen Yüz Ödül Töreni ve AK Parti'nin 1. Olağanüstü Kongresi'nin yıl dönümü dolayısıyla böyle bir törende bir arada bulunduklarını ifade eden Davutoğlu, bu tür etkinliklerde bir muhasebe yapma imkanı bulduklarını kaydetti.
"Büyük hareketler, çığır açıcı özellikleriyle kendilerini gösterirler" diyen Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
"AK Parti hareketi, Kurucu Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yola çıktığında, başlı başına çığır açtığını her vesileyle ortaya koyarken, önemli bir hamleyi de halk ile irtibat bağlamında AKİM'in hayata geçmesiyle göstermiş oldu. Aslında bu eski siyaset ile yeni Türkiye siyasetinin yol ayrımıydı. Eskiden vatandaş, sadece seçimlerde hatırlanır, oy alındıktan sonra unutulurdu. Seçimlerde vatandaşlar Ankara'ya yolu düştüklerinde milletvekilleriyle görüşmek için birçok aracıyı devreye sokarlar, parti genel merkezleri önünde uzun kuyruklar oluştururlar, küçük talebi iletmek için dahi aracılarla birtakım torpil arayışlarıyla, günlerini, haftalarını geçirirlerdi. Bu eski Türkiye, eski siyaset anlayışıydı. Halka sadece oy deposu şeklinde bakan, sonrasında da halkla ilişkileri kesen anlayıştı.”
"Bizim yüreğimiz halkla atar"
Genel Başkanlık görevini aldıktan sonra, partideki birimleri gezdiği dönemde, her bir birimin kendileri için ne anlam taşıdığını vurgularken, Halkla İlişkiler Başkanlığı için "bizim yüreğimiz" dediğini ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Çünkü bizim yüreğimiz halkla atar, bizim yüreğimiz halk için atar ve o yürek son nefese kadar da sadece halk için çalışır, halk için muhabbet besler. Halk ile bağ kuramayanların yürekleri zayıftır. Halkla bağ kuramayanların şarjları yanında değildir. Biz aslında AKİM üzerinden daimi bir şarj mekanizmasını devreye sokuyoruz. AKİM üzerinden AK Parti'yi arayan her vatandaşımız, talebini iletmek yanında bir taraftan da AK Parti'ye enerji veriyor. Ola ki bir tür rutine dönüşmüşse işler, bir telefon sizin için her türlü rolü oynayabiliyor, bir telefonda duyduğunuz muhabbet sözü, 'Allah sizden razı olsun' sözü, o sözü dinleyen AKİM çalışanının kulağından yüreğine, o yürekten 10 milyon AK Parti'li üyeye ve 78 milyona yansıyor. Ben bunu bizzat tecrübe ettim. Biraz önce gördüğünüz gibi AKİM telefonunun başına oturdum ve karşıdan gelen sesi kulağımda hissettiğimde, aslında hiç görmeden, müracaat eden vatandaşın yüzünü görmeden onun sesiyle, onun yüreğinin sesini yüreğimde hissettim. Eminim, bütün AKİM çalışanları bunu her gün hissediyor. Onun için AKİM'de çalışanlara şunu söylüyorum, sizinki ne mübarek görev, hem işinizi yapıyorsunuz, rızkınızı temin ediyorsunuz hem de muhabbetle bir davanın yürütücüsü oluyorsunuz. Allah sizden razı olsun. AKİM'de, o telefonla çıkıp muhabbetle vatandaşları selamlayan bütün AKİM çalışanlarını tebrik ediyorum, Allah razı olsun, diyorum."
"Her AKİM telefonu AK Parti ile millet arasındaki bağın bir işareti"
Siyasetin nihayetinde bir gönül irtibatı meselesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte AKİM, daha önce hiçbir siyasi partinin tahayyül etmediği, çünkü zihniyetinde böyle bir hayalin dahi olmadığı bir faaliyet türü olarak AK Parti tarafından devreye sokulduğunda AK Parti siyasetinin farkı ortaya konulmuş oldu. Asıl daha önce, Cumhurbaşkanımızın Belediye Başkanlığı döneminde beyaz masa uygulaması hayata geçirilmişti. Beyaz masa, sonra masa olacak olan AK Parti'nin ak masası, o masada halk var, millet var, o masada milletin temsilcileri var. Şimdi 2 milyon, dile kolay, 2 milyon telefon, 2 milyon irtibat ve aslında talepler dile getirilmiş, gönül bağları kurulmuş ve o taleplerin karşılığı yerine getirilmiş. Her MYK toplantısında AKİM raporu önüme gelir, dikkatlice incelerim. Sadece talep meselesi değil, bu aynı zamanda geniş çaplı ulusal ölçekli bir anket. Vatandaşımızın gündeminde ne var, vatandaşımızı ne rahatsız ediyor, vatandaşımızı ne memnun ediyor, yüzünü ne güldürüyor, yüzünde ne damla yaş oluşturuyor, onların hepsini AKİM üzerinden öğrenebiliyoruz. Bütün arkadaşlara, bakanlıklarına, AKİM'den gelen telefonların istatistiği dağıtılır ve böylece bakanlarımızın da, icra görevi yürüten arkadaşlarımızın da vatandaşlarımızın nabzını tutma imkanı sağlanmış oluyor. Bu olağanüstü faaliyet. Şu ana kadar bu faaliyetin yüzde 99'una geri dönüş sağlandı."
AK Parti'de 2 milyona aşkın başvuruya ulaştıklarını dile getiren Davutoğlu, önümüzdeki yıllarda bu başvuruların 50 milyonlara, 100 milyonlara ulaşacağını ve AK Parti var oldukça vatandaşıyla bu şekilde gönül bağını kuran AKİM'in de var olacağını ifade etti.
AKİM'in kuruluşuna katkıda bulunmuş bütün Genel Başkan Yardımcılarına teşekkürü borç bildiğini ifade eden Davutoğlu, "Her AKİM telefonunu, AK Parti ile millet arasındaki bağın bir işareti olarak değerlendiriyorum" dedi.
"13 yıllık geçmişe baktığımızda hamd ediyoruz"
Davutoğlu, geçen yıl 27 Ağustos'ta AK Parti'nin ilk olağanüstü kongresini yaptıklarını da anımsatarak, konuşmasında şunları kaydetti:
"Geçen sene, 27 Ağustos'ta birinci olağanüstü genel kongremizde bir ağır sorumluluğu sizlerin ve delegelerimizin onayıyla üstlendim. Bugün birinci yıldönümü. Hala gözümün önünde. Bu salonda bana ilk olarak ismimin zikredildiği, o zaman Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız, şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ismim zikredildiğinde, nasıl ağır bir sorumluluk hissettiğim de hala zihnimdedir. Bu salonda zikredildikten sonra, olağan üstü kongremizde fiilen görevi devraldım. Aslında şöyle 13 yıllık geçmişe baktığımızda hamd ediyoruz, şükrediyoruz. Hiçbir siyasi harekete, belki bir yüzyılda dahi nasip olmamış büyük başarılara imza attık. Rabbim büyük başarılar nasip etti.
Şimdi bütün siyasi partilere bakın, yani CHP'nin neredeyse bir asra yaklaşan geçmişine bakın, diğer partilere bakın, hiçbir parti kendi içinde bu kadar kısa sürede 2 Cumhurbaşkanı, 3 Başbakan, 5 Meclis Başkanı çıkarmamıştır. Ben 2 Cumhurbaşkanımıza da, Sayın Abdullah Gül'e de, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a da bir kez daha huzurunuzda devletin en üst makamında üstlendikleri misyonları dolayısıyla teşekkürü borç biliyorum. Allah onlardan razı olsun. Sayın Abdullah Gül'ün seçilmemesi için nasıl engeller çıkarıldığını hatırlarsınız. O engelleri herhangi bir dış gücün desteğiyle aşmadı, AK Parti AKİM'e gelen o gönül dolu telefonlarının verdiği enerjiyle, iradeyle kararlılıkla, e-muhtıraları yere çaldı, önüne çıkan vesayet odaklarını yerle bir etti ve kendi içinden bir Cumhurbaşkanını çıkardı.Halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı seçilmesi de tarihimizde bir ilktir. Cumhurbaşkanımıza, tekrar bütün hareketin ilk başlangıç noktasından itibaren yapmış olduğu öncülükleri için teşekkürü borç biliyorum, Allah yardımcısı olsun diyorum. Yanınızdayız, bütün AK Parti kadroları olarak."
Dünya ekonomik krizden geçerken Türkiye'de ekonomik istikrar için gereken her türlü çabayı gösterdiklerini belirten Davutoğlu, Türkiye'de ekonomik kriz beklentisi içinde olanların dün yapılan 4,5G ihalesiyle şaşkınlığa düştüklerini söyledi.
Yapılan ihalede 13,2 milyarın devlet hazinesine girdiğini vurgulayan Davutoğlu, "Bu ekonomimizin dinamizmine olan güveninin işareti. Bu çapta bir ihaleyi gerçekleştirebilmek ve bunu tamamıyla şeffaf, rekabetçi ortamda şirketlerin katılımıyla bu ölçekte bir kazanç elde etmek ancak sağlıklı ekonomilerde başarılabilir. Bazıları Türkiye'yi 'geçici hükümetler dönemi, ara rejim' olarak adlandırarak, kriz ülkesi olarak göstermeye çalışıyor ama herkes bilsin ki AK Parti iş başındayken, AK Parti kadroları siyasetin içinde ve önündeyken Türkiye'ye kimse ekonomik, siyasi kriz yaşatamaz" diye konuştu.
"Herkes baksın 7 Haziran'dan bu yana yaşananlara"
Hükümet kurma çalışmaları için 7 Haziran seçimleri sonrası bütün siyasi partiler ve sivil toplum kesimleriyle görüşmeye başladıklarını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Önce Meclis Başkanımızı seçtik, arkasından Meclis Divanını oluştururduk. Her şeyi meşruiyet çerçevesi içinde yaptık. Dün yapılan bazı yorumları gördüğümde, milletimizin bu yapılan yorumlar üzerinden son 2,5 ayı nasıl iyi değerlendireceğini bir kez daha idrak ettim. Herkes baksın 7 Haziran'dan bu yana yaşananlara. Hiçbir zaman meşruiyet çizgisinden, siyasi ahlak ve nezaket çizgisinden ayrılmadık. 7 Haziran'ın gecesinde Genel Merkez'de balkondan yaptığım konuşmada 'Ülkeye yönetim boşluğu yaşatmayacağız ve hükümet kurma sorumluluğu içinde herkesle görüşeceğiz' dedik. O günden bugüne bizimle görüşmek isteyen herkesle görüştük. Görevi aldığımızda her kapıyı çaldık. Herkesle temas içinde olduk ve gerçek anlamda bir siyasi nezaket dersi verdiğimize inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine görevi tevdi etmesinin ardından Meclis'te temsil edilen partilerin genel başkanlarıyla açık, şeffaf ve ilkeli görüşmeler yaptığını dile getiren Davutoğlu, "Bu görüşmelerde konuşulanları halkın unuttuğunu zannedenler, AK Parti'ye, şahsıma yönelik ve Cumhurbaşkanı'na yönelik bazı ağır ithamlarda bulunuyorlar ama tekrar tekrar hatırlatacağız" dedi.
"Bize koalisyon teklifi yapılmadı demek vakaya aykırıdır"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile 13 Temmuz'da görüşme yaptıklarını söyleyen Davutoğlu, hükümet oluşumu için zemin yoklama kararı aldıklarını ve ekibinin çalışmaya başladığını ifade etti.
Ekibinin açık bir görüşle çaba sarf ettiğini aktaran Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uzun istikşafi görüşmeler sonrasında tekrar Sayın Kılıçdaroğlu ile oturduk ve koalisyon ihtimali üzerine konuştuk. O görüşmelerde son derece seviyeli yürütülen istişarelere rağmen yapılan bazı yorumlar dolayısıyla görüşlerimi de açık bir şekilde ifade etmek istiyorum. Eğer görüşmeler esnasında 'AK Parti'nin uyguladığı dış politika 180 derece değişmelidir, tamamıyla aksi istikamette yön alındı, AK Parti'nin eğitim politikaları tamamıyla değişmelidir' denirse oradan bir zemin çıkmayacağı ortaya çıkar. Bunu da Sayın Kılıçdaroğlu ile çok açık bir şekilde paylaştık. Bir koalisyon hedefiyle masaya oturduk fakat bu hedefin gerçekleşmesi ihtimalinin azlığı, derin görüş ayrılıkları ortaya çıktığında 'Gelin birlikte seçim hükümeti, kapsamlı reformlar yapacak bir seçim hükümeti ile seçime gidelim' dedik, onu da Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibi uygun görmedi. Ancak şimdi bize koalisyon teklifi yapılmadı demek vakaya aykırıdır."
"7 Haziran'dan bu yana ortaya konan her ihtimale sadece 'hayır' demiştir"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmelere değinen Davutoğlu, "İlk anda, daha 7 Haziran gecesi başka partileri görevlendirmeler, 'Şunlar, şunlar koalisyon kursun, biz bu işin içinde yokuz, bize millet ana muhalefet partisi görevi verdi' diyen Sayın Bahçeli'dir. Her konuşmasında kapıları kapatan yeni fikirlere imkan ve ihtimal dahi vermeyen sayın Bahçeli'dir" diye konuştu.
Davutoğlu, görüşmelerinde Bahçeli'nin, yapacakları dört teklife de arka arkaya, daha kendileri teklif yapmadan, "hayır" diyeceğini ifade ettiğini söyledi.
Bahçeli'nin nezaketine itimadı bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, "Herhalde bu söylediğimin gerçek dışı olduğunu iddia edemeyecektir. Daha müzakereye başlamadan, terörle mücadele anlamında bazı bilgi alışverişi yapıldıktan sonra açık bir şekilde 'Sayın Başbakan sizinle bir koalisyon kurmayız, seçim hükümeti kurmayız, sizin azınlık hükümetinize destek vermeyiz, erken seçim teklifi gelirse buna da hayır deriz', yani Meclis içinde olabilecek bütün formüllerin hepsine 'hayır' diyen Sayın Bahçeli'dir" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, Bahçeli'nin 7 Haziran'dan bu yana ortaya konan her ihtimale sadece "hayır" dediğini belirterek, "Sayın Bahçeli'den hayırlı işlerde işbirliği beklerdim de böylesi sürekli 'hayır' demesini beklemezdim. Gelin beraber hayırlı bir yola çıkalım dedik ama bundan kastettiğimiz şerrin karşılığı olarak hayırlı bir yoldu. O ise her yola 'hayır' dedi" değerlendirmesinde bulundu.
"Bu Anayasa'yı biz yazmadık"
Hükümet kurma için tanınan 45 günlük süre bitmeden, "Üç parti ya da iki parti oturalım, bir hükümet kuralım ve biz seçim kararı alalım. Türkiye Büyük Millet Meclisi halkın seçtiği bir Meclis olarak seçim kararını kendi alsın, Sayın Cumhurbaşkanımıza bunu bırakmayalım" çağrısı yaptığını ve herkese kapısının ve gönlünün açık olduğunu ifade ettiğini hatırlatan Davutoğlu, ancak bu çağrısına yanıt alamadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın erken seçim kararı aldığını, sonra birden bir "fırtınanın koptuğunu" belirten Davutoğlu, "Sanki her aşamada 'hayır' diyen kendileri değilmiş gibi, sanki son çağrımıza kulaklarını tıkayan kendileri değilmiş gibi Anayasa'nın hükmünün uygulanmasına karşı ağır ithamlarla saldırıya geçtiler. Bu Anayasa'yı biz yazmadık. Bu Anayasa hepimizin kurmak için yemin ettiğimiz bir Anayasa'dır, 1961 Anayasası'nda var olan, 1982 Anayasası'nda tabir edilerek muhafaza edilen bir hükümdür" diye konuştu.
Davutoğlu, "Madem Cumhurbaşkanımızın böyle bir karar almasını istemiyordunuz, niye daha önceki aşamalarda birlikte bir çözüme 'evet' demediniz" diye sorarak, 7 Haziran'dan bu yana yaşananları herkesin izlediğini dile getirdi. Ağızlarından diğer siyasi parti genel başkanlarını rencide eden tek bir söz çıkmadığına, diğer siyasi parti mensuplarını rahatsız eden tek bir ifade kullanmadıklarına işaret eden Davutoğlu, "Meşruiyet çizgisinden tek bir an sapmamışızdır. Ayak oyunlarına hiçbir zaman tenezzül etmemişizdir" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, AK Parti ile ilgili gazetelerde "asılsız" haberler çıktığını kaydederek, AK Parti'nin bir ahlak hareketi olduğunu, hiçbir zaman siyasi hileye başvurmayacağını sözlerine ekledi.