Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana’da gençlerle bir araya geldi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana ziyareti sonrası 81 ilden üniversite kazanan öğrencilerle Gençlerle Buluşma Programı'nda bir araya geldi.
Yoğun ilgiyle karşılanan Erdoğan, gençlerle birlikte Aşık Veysel’in "Uzun ince bir yoldayım" türküsünü seslendirdi.
Gençlerle türkü söyledi
Yeni Adana Müzesi’nde gerçekleşen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle birlikte Aşık Veysel’in "Uzun ince bir yoldayım" türküsünü seslendirdi.
Erdoğan, gençlerle "İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız", "Sevdan Olmasa", "Endamın Yeter", "Gül Döktüm Yollarına" şarkılarına da eşlik etti.
Gençlerle sohbet eden Erdoğan, aynı zamanda gündeme ilişkin sorulara da yanıt verdi.
"Bizimki TEKNOFEST kuşağı"
Gençlere seslenen Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkanlar:
Hangi kuşaktan olursa olsun gençlerimizle aramıza kimseyi sokmayız. Bizimki TEKNOFEST kuşağı. Gençlere en çok yatırım yapan biziz. Bizim gençlerimizle sık ve samimi olmamızdan rahatsızlık duyduklarını anlıyorum. Gençlerle aramıza girmek isteyenlere diyoruz ki siz kendi işinize bakın.
"Gençlerimizi her alanda destekliyoruz"
Biz gençlerimizi her alanda destekliyoruz. Türkiye bugün toplamda 8.5 milyonu bulan yükseköğretim kapasitesiyle hedefine önemli ölçüde yaklaşmıştır. Bundan sonra dikkatimizi ve imkanlarımızı kalitenin yükseltilmesine vereceğiz. Zamanla bu konuda da mesafe alacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
"Bize olan kin ve nefretleri sürekli artan bir kesim var"
Ülkemizde yönetime geldiğimizden beri yaptığımız onca esere ve hizmete rağmen bize olan kin ve nefretleri sürekli artan bir kesim var. Aslında yapılan hizmetlerden en çok faydalananlar da onlar. Bize neden saldırıyorlar biliyor musunuz. Kemal Kılıçdaroğlu İzmirli. İstanbul'dan arabana biniyorsun, 3,5 saatte varıyorsun. Peki, bir teşekkürü var mı? Yok. Bu pırıl pırıl yollar, daha önce 6,5, 7 saatte gidilen yol, bugün 3,5 saate düşmüşse insan bir teşekkür etmez mi.
Gençlerin sorularını yanıtladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin sorularını da yanıtladı.
"Paris İklim Anlaşmasını onayladık"
Bir genç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, İklim değişikliği ve küresel ısınmanın önlenebilmesi mümkün mü? Dünyadaki yeşil dönüşüm yarışında Türkiye'nin konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorularını sordu.
Gencin sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi:
Sadece Türkiye değil, tüm dünya iklim değişikliği tehdidi altında. Bu konuda ay sonunda Roma ve Glasgow'da zirveler yapılacak. İklim değişikliğiyle mücadelemiz sürüyor. Şu anda gayretlerimiz daha çok barajlarımızın sayısını artırmak ve barajların sayısını artırmaktan öte, bir de yoğun şekilde kapalı sistemlere geçmek. Eğer açık sistem kalacak olursak, ki 20 yıl önce bu böyleydi. Biz devamlı kapalı sisteme geçme çalışmasını yoğunlaştırdık. Çünkü kapalı sisteme geçmememiz halinde, açık sistemde buharlaşma sebebiyle yüzde 60 kaybımız var. Bu yüzde 60 kayıpla da tabii ki bu tehdit artarak devam edecek. Kapalı sistem olması halinde bundan büyük oranda kurtulmuş olacağız. Şimdi buna yönelik yatırımlarımızı daha fazla yaparak inşallah bu kapalı sistemle bunu büyük oranda kurtarmış olacağız ve başka çaremiz yok. Paris İklim Anlaşmasını onayladık. Sizlere bırakacağımız 2053'ün Yeşil Kalkınma Projesini de ilan ettik. Yeşil Kalkınma Devrimi'nde de en büyük desteği gençlerimizden alıyoruz.
"Hayvanlarımıza karşı takındıkları tavırlar affedilir cinsten değil"
Bir öğrenci, Erdoğan'ın, torununun Pıt Pıt Şeker adlı kedisi ile paylaştığı fotoğrafının 1 milyon kişi tarafından beğenildiğini hatırlatarak, "Köpeğiniz Leblebi ile de özel olarak ilgileniyor musunuz?" sorusunu sordu.
Gençin bu sorusuna içtenlikle yanıt veren Erdoğan, hayvanlara yönelik tutumunu şu sözlerle anlattı:
"Leblebi ile Emine Hanım daha çok ilgileniyor. Çünkü, hanım onu biliyorsunuz sakat olarak aldı ve bir taraftan tedavisi yapıldı. Allah razı olsun, hanım onu takip ediyor ve şu anda bizim konutta bakılıyor.
Bazı yerlerde maalesef çok acımasız insanlar var. Hayvanlarımıza karşı takındıkları tavırlar affedilir cinsten değil. Hatta geçenlerde, bilmiyorum sizler de izlediniz mi, bir köpeğe protez yapılmıştı, arka iki ayağına ve o haliyle gidiyordu. Yani insan bunları görünce tabii tahammül edemiyor, dayanamıyor. Benim büyük oğlumun da güzel bir köpeği var. O da ciddi manada yaşlandı ama çok sevimli. Yani yaşı 14 filan oldu artık. Onların da biliyorsunuz, bu yaşlara geldikten sonra artık beklenti başlıyor. Böyle bir durum var.
"Haftada 1-2 gün basketbol oynamaya çalışıyorum"
Sosyal yaşamıyla ilgili soruya yanıt veren Erdoğan, "Her gün, gece 12'lere kadar çalışırım, onun için dizi filmlere vaktim olmuyor. Ama haftada 1-2 gün basketbol oynamaya çalışıyorum. 5-6 kilometre yürümeye çalışıyorum. Fırsat buldukça spor yapıyorum" dedi.
"Böyle bir fırsatı bulduğumuz anda yaparız"
Bir öğrenci de Erdoğan'ın geçen haftalarda sosyal medyada bazı bakan ve danışmanları ile basketbol maçı yaptığı görüntüleri paylaştığını hatırlatarak, "Basketbolla en az futbol kadar ilgili misiniz? Biz gençlerle basketbol maçı yapar mısınız?" sorularını sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Niye yapmayayım? Tabii yaparız. Aynı zamanda bu bir fırsat meselesi. Artık mevsim de değişiyor inşallah böyle bir fırsatı bulduğumuz anda onu da yaparız" yanıtını verdi.
Erdoğan'ın soruyu soran öğrenci için "Görüyorum ki sen amatörden öte bir basketçisin galiba." yorumunun ardından, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın "Bu arkadaşı bize alalım" sözleri gülüşmelere neden oldu.
"Cezaevinde yaklaşık 10 bine yakın mektup yazdım"
Trabzon Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden bir öğrencinin, "Bu ülkeye hizmet etmek için çok bedel ödediniz. Bunlardan biri de cezaevine girmekti. Cezaevinde hiç unutamadığınız bir anınız oldu mu? O günleri bize anlatır mısınız?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Cezaevindekilerin içindekileri anlattığımız zaman bir daha bizi içeri mi sokacaksınız? Oranın maceraları ayrıdır ama benim oradaki en önemli hayatım şuydu. Tüm günümü gelen ziyaretçilerimle geçirir, gece de sabah namazına kadar bana gelen mektupların cevabını yazardım ve yaklaşık bu şekilde 10 bine yakın mektup yazdım. Şimdi zaman zaman gittiğim bazı yerlerde o mektuplarla karşıma çıkanlar olur. Benim yazım da fena değildir. Hemen onu karşıma çıkarırlar. Bazıları da onu çerçeveletmiş. Böyle oradaki dört ay on günlük zamanımız oldu. Allahıma hamd ediyorum. Hani derler ya Medrese-i Yusuffiyye diye, hakikaten öyle bir hayat. O tabii bize birçok şeyi öğretti ama orada dersimi iyi çalıştım. Çıktıktan sonra da zaten fazla uzun sürmedi biliyorsunuz, kısa bir zamanda iktidar olduk."