Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kısıklı'daki konutundan Hazreti Ali Camisi'ne geçti.
Burada cuma namazını kılan Erdoğan'a, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen de eşlik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cami çıkışı basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
“Suriye’nin kuzeyinde bulunan terör unsurlarına yönelik ‘Tahammülümüz kalmadı’ dediniz. Bölgeyle ilgili son durum nedir?” şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece kuzey değil Suriye’nin genelinde terör örgütü PKK/YPG/PYD’nin cirit attığını, bunlara destek veren ülkelerin başında da koalisyon güçleri, Amerika’nın geldiğini söyledi.
“GEREKLİ HER TÜRLÜ MÜCADELEYİ VERECEĞİZ”
Bunların verdiği her türlü destek, silah, mühimmat, araç ve gereçle birlikte bu örgütlerin terör estirdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlara karşı bizler mücadelemizi veriyoruz. Rejim bunlardan gücünü alıyor. Rejime karşı da aynı şekilde bu mücadele sürdürülüyor. Tabi bir yere kadar sabrımız devam etti ve son olarak da iki polisimiz burada şehit oldu. Zaman zaman tabi sivillerden buralarda şehit olanları görüyoruz. Bütün bunlara karşı da mücadelemiz bundan sonraki süreçte çok daha farklı şekilde devam edecektir. Bu terör örgütlerine, Amerika’nın oradaki malum güçlerine karşı, rejim güçlerine karşı gerekli olan her türlü mücadeleyi vereceğiz. Bu konuda kararlıyız." diye konuştu.
TALİBAN HEYETİ İLE YAPILAN GÖRÜŞME
Taliban heyetinin, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmeye ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Taliban’ın artık dünyada kabul arayışları içerisinde olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, henüz dünyadaki ülkelerin Taliban’ın şu andaki durumunu kabul etmediğini dile getirerek, şöyle devam etti: “Bundan sonra ülkelerin kendilerini kabulü noktasında arayışları var. Arkadaşlarımızla yaptıkları görüşmelerde özellikle destekler noktasında, gerek insani yardım noktasında, gerekse Afganistan’daki bu yeni sürecin işlerliği konusunda tabi ki talepleri oldu. Bu talepler konusunda da bizler her türlü desteği Afgan halkına vereceğiz. Yeter ki Afganistan’daki bu yönetim gerçekten uluslararası ilişkilerde hakikaten Afgan halkının haklarını korumada adil bir yaklaşım içerisinde olsun. Münasebetlerinde bizlerle uluslararası ilişkiler noktasında adil bir yaklaşım içerisinde olsun. Böyle bir adımın atılması halinde Afgan halkıyla bizim kadim kardeşliğimiz dostluğumuz var, onları bir kenara koymamız mümkün değil. Şu ana kadar da Afganistan’ın alt yapısında üst yapısında bizim çok emeklerimiz oldu. Bu emeklerimizi de son ana kadar hep sürdürdük. Kabil Havalimanı’nın işletmesini bizler yürütüyorduk. Bundan sonraki süreçte de eğer anlaşmalar yapılabilirse Türkiye, Katar, Afganistan bu tür adımları atabiliriz.”
“AZERBAYCAN’LA YAPILAN ANLAŞMALARIN HEPSİ TEDBİRE YÖNELİKTİR”
Son dönemlerde Avrupa’da enerji krizi yaşandığı ve Türkiye’nin dün Azerbaycan ile 11 milyar metreküplük doğal gaz anlaşması imzaladığının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz tedbirlerimizi ciddi manada zaten aldık. Bundan sonraki süreçte de yine alıyoruz. Yani Azerbaycan’la yapılan bu anlaşmaların hepsi tedbire yöneliktir. Biliyorsunuz TANAP gibi bizim için bir rezerv adeta söz konusu ama Rusya’yla olan anlaşmalarımız bu konuda çok çok hassas ve bu hassasiyetimizi aynı şekilde devam ettiriyoruz. Gerek Rusya’yla olsun gerek İran’la olsun gerek Azerbaycanlı olsun bu tür anlaşmalar bizim hamdolsun bu tür krizleri yaşamayacağımızın işaretidir. Fakat sadece İngiltere değil tabii birçok batı ülkelerinde bu tür sıkıntılar devam ediyor. Hamdolsun, bizim şu an böyle bir sıkıntımız söz konusu değil ve tedbirlerimizi aldık, alıyoruz ve bundan sonra da almaya devam edeceğiz. Ama sıkıntı filan Türkiye için söz konusu değil.”
“SİYASİ CİNAYET” İDDİALARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “siyasi cinayetler” açıklamasının sorulması ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca iddialarla ilgili resen soruşturma başlatıldığının hatırlatılması üzerine ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Her şeyden önce bu zat eğer bu konularda samimiyse, dürüstse -gerçi bunun kitabında dürüstlük diye bir şey yok- bu işin merci, cinayetlerin neresidir, yargıdır. Yargıya müracaat edersin, delillerini yargıya sunarsın ve bu siyasi cinayetlerle ilgili böyle bir şey varsa yargı da ne yapar, bunların üzerine gider. Ama bu zat, bugüne kadar hep akşam yalan, sabah yalan, hayatı böyle geçmiş. Yanına da şimdi birilerini daha toplamış. Onlar da aynı şekilde yalan terörü estiriyorlar. Bu yalan terörüyle de acaba biz iktidarı nasıl zaafa düşürürüz, bunun gayreti içerisindeler. Tabii yalancının mumu yatsıya kadar yanar, tutmaz. Şu anda da tabii bizler de yargıya özellikle müracaat ederek sorgulanmasını istedik. Kimse çıksın ortaya dedik. Ona göre de bu kim olursa olsun böyle bir siyasi cinayetin işlenmesine, bunun ülkemizde yer etmesine asla bizler iktidar olarak fırsat vermeyiz. Bu tür iftira atanlara da meydanı boş bırakmayız.”