Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen 12. Büyükelçiler Konferansı’nda katılımcıları hitap etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Haklı yerine güçlüyü, çoğunluk yerine bir avuç azınlığı, fakir yerine zengini koruyan mevcut küresel sistemin aynı şekilde devam etmesi mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçileri gayretleri ve emekleri için tebrik ederek bu toplantının ilk çevrimiçi büyükelçiler konferansı olmasının yanı sıra yerli yazılımla gerçekleştirilen ilk resmî program olduğuna dikkati çekti.
“155 ÜLKEYE VE DOKUZ ULUSLARARASI KURULUŞA TIBBİ MALZEME DESTEĞİNDE BULUNDUK”
Büyükelçilerin bu sene mevcut görevlerinin yanında son asrın en büyük sağlık krizi olan koronavirüs salgını ile de mücadele etmek zorunda kaldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu salgının genelinde üstü örtülen birçok çarpıklığında gün yüzüne çıkmasını sağladığını kaydetti.
Ekonomik bakımdan çok güçlü ülkelerin sağlık altyapıları ve sosyal güvenlik sistemlerinin ne kadar zayıf olduğunun bu süreçte görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu süreçte başarılı bir sınav verdiğini, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin getirdiği avantajları en verimli şekilde kullanarak, zaman, enerji ve kaynak israfına fırsat vermeden süreci yönettiklerini anlattı.
Yurt içindeki vatandaşların yanı sıra büyükelçilerin ve ekiplerinin olağanüstü çabalarıyla yurt dışında zor durumda kalan vatandaşlara da devletin yardım elini uzattığını, Cumhuriyet tarihinin en büyük tahliye operasyonunun gerçekleştirildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 141 ülkeden 100 binden fazla vatandaşı ailesiyle buluşturduklarını, yaşadıkları ülkelerde tedavi imkânı bulamayan 233 vatandaşı ambulans uçakla Türkiye’ye getirdiklerini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte 67 ülkeden 5 bin 500’den fazla yabancının da tahliyesini sağladıklarına işaret ederek, “Türkiye’den memleketlerine dönmek isteyen 90 ülkeden 38 bin yabancıya da destek sunduk. Dost kara günde belli olur anlayışıyla ülkemizden yardım talep eden 155 ülkeye ve dokuz uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme desteğinde bulunduk. Bu yardımlarımızı bir kamu diplomasisi faaliyeti olarak değil, inancımızın, kültürümüzün, girişimci ve insani dış politika çizgimizin gereği olarak yaptık” dedi.
“83 MİLYONUN TÜM FERTLERİNİN MENFAATİNİ DÜŞÜNEN BİR ANLAYIŞLA HAREKET EDİYORUZ”
Tıbbi yardım paketlerinin üzerine eklenen Hazreti Mevlana’nın “Ümitsizliğin ardında nice ümitler var, karanlığın ardında nice güneşler var” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözün Türkiye’nin insani tavrının sembolü olduğunu, meseleye hep bu şekilde yaklaştıklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayrağımızın dalgalandığı 248 yurt dışı temsilciğimizi hem vatandaşlarımız hem de zorda kalanlar için sığınılacak güvenli bir liman kıldığınız için her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum” diye konuştu.
Salgının son haftalarda tüm dünyada artışa geçtiğini ve vaka, hasta, vefat sayılarının ürkütücü boyutlara ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye olarak sekiz aydır olduğu gibi bu dönemi de yine kendi önceliklerimiz, kendi özgün politikalarımız çerçevesinde yönetmeye çalışıyoruz. Karamsarlığa kapılmadan, rehavete de düşmeden dengeli, uygulanabilir, 83 milyonun tüm fertlerinin menfaatini düşünen bir anlayışla hareket ediyoruz. Millet-devlet dayanışmasıyla ‘TAMAM’ diye sloganlaştırdığımız temizlik, maske, mesafe kuralarına riayet ederek inşallah bu sıkıntılı sürecin de üstesinden geleceğimize inanıyorum.”
“ÜLKEMİZİN YENİ DÖNEMİNİN KURUCU İRADELERİNDEN BİRİ OLMASI İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgınla birlikte uluslararası kuruluşlardaki ataletin daha da belirgin hâle geldiğinin altını çizerek, “Zihniyetimizi, kurumlarımızı ve kurallarımızı bu yeni dönemin şartlarına göre düzenlemeden uluslararası örgütlerdeki itibar kaybının önüne geçemeyiz. Haklı yerine güçlüyü, çoğunluk yerine bir avuç azınlığı, fakir yerine zengini koruyan mevcut küresel sistemin aynı şekilde devam etmesi mümkün değildir” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye olarak insanlığın barışı, huzuru ve ortak geleceği için güç yerine adalet eksenli yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyulduğunu söylediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu tespitlerimizi ilk gündeme getirdiğimizde bize mesafeli yaklaşanlar bile artık reform ihtiyacını kabullenmeye, Türkiye’nin tezlerini desteklemeye başladı. Önümüzdeki dönemde bu çağrımızı daha güçlü bir şekilde dillendirmeye devam edeceğiz” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı, D-8, Türk Konseyi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi Türkiye’nin üyesi olduğu çok uluslu yapıların etkinliğinin artması için de çaba harcayacaklarını vurgulayarak, Türkiye’nin gerek İkinci Dünya Savaşı, gerekse soğuk savaş sonrasında önüne açılan fırsat pencerelerini değerlendiremediğini, Türkiye’ye yeni pişmanlıklar yaşatmamakta kararlı olduklarını söyledi.
“Ülkemizin yeni döneminin kurucu iradelerinden biri olması için var gücümüzle çalışıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dış politikada adımlarımızı atarken pergelin ucun daima milletimizin hak, hukuk, bu çıkarlara sabitliyoruz. İlkelerimizden, kadim değerlerimizden taviz vermeden millî menfaatlerimizi savunuyoruz. Köklü müttefiklik ilişkilerinin terör örgütlerinin ihtiraslarına kurban edildiği, demokrasi havarilerinin demokrasinin canına kastettiği, herkesin başının çaresine baktığı bir tabloda biz de kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta terör örgütlerine karşı verdiği mücadeleye, Libya’da meşru hükûmete verilen desteğe ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hak ve menfaatlerinin korunması için yürütülen çalışmalara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi kendinden uzaklaştıran stratejik körlükten bir an önce kurtulmasını ümit ediyoruz. Tehdit, şantaj dilinin hiçbir fayda sağlamayacağı artık anlaşılmalıdır. Doğu Akdeniz’e kıyıdaş tüm bölge ülkelerinin ve Kıbrıs Türklerinin de yer alacağı konferans önerimiz, sorunu diyalogla çözme irademizin tezahürüdür. Karadeniz’de keşfettiğimiz 405 milyar metreküplük doğal gaz rezervi bu doğrultudaki irademizi daha da kuvvetlendirmiştir. İnşallah Doğu Akdeniz’deki araştırma faaliyetlerimizden de yakında müjdeli haberler alacağımıza inanıyorum.”
“İSLAM DÜŞMANLIĞI DEVLET BAŞKANI SEVİYESİNDE TEŞVİK EDİLİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sadece kendi çıkarlarını korumak için değil dost ve kardeşlerinin hukukunu savunmak için de güçlü olmak zorunda olduğunun altını çizdi.
Türkiye’nin Ermenistan işgalindeki topraklarını kurtarma mücadelesi veren Azerbaycan’a desteğini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Ermenistan’ın 28 yıllık zulmü karşısında Minsk Üçlüsü ne yazık ki her türlü ihtimallerle bizim Azeri kardeşlerimizi orada evet Azeri Türklerin ifadesiyle ‘kaçkın’ yaşattı. Ve topraklarından işgal altında olduğu için onlar kendi topraklarında değil merkeze gelmek zorunda kaldılar ve 28 yıl süren bu acımasız işgale Minsk Üçlüsü çözüm üretmedi. Hep oyalamaca, hep oyalamaca. Bunu kendileriyle konuştuğumuzda da bize hiçbir zaman bir çözüm üretmediler. Çünkü çözüm üretmek gibi bir dertleri de yoktu. Şimdi Azeri kardeşlerimiz kendi göbeklerini kendileri ne yaptı? Kesti ve işi bitirdi. Ve şimdi biz gözleri yaşlı olarak işte dün İlham Aliyev kardeşimin Şuşa’nın düşüşünden sonra yaptığı açıklamaları ekranda izledik. Niye? İşte iki devlet, tek millet olmanın aşkı budur da onun için. Dün Şuşa’nın işgalden kurtarılmasıyla beraber sevincimiz ve umutlarımız daha da artmıştır. Merhum Mehmet Emin Resulzade’nin dediği gibi, bir kere yükselen bayrak bir daha inmez, inmeyecektir. Dağlık Karabağ’daki işgal bitene kadar da mücadele bayrağı inşallah inmeyecektir. Bu vesileyle bir kez daha İlham Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimi tebrik ediyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum. İnşallah kısa sürede işgal altındaki başta Kelbecer ve Laçin olmak üzere buralar da sahiplerine inşallah teslim edilecektir.”
Başta Avrupa olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde Müslümanlara ve Türklere yönelik saldırılara dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hemen her gün Türklere ve Müslümanlara ait bir camiye, mescide, okula veya iş yerine yapılan tacizin haberini alıyoruz. İslam düşmanlığı devlet başkanı seviyesinde teşvik ediliyor, destekleniyor, fikir özgürlüğü bahanesi altında Müslümanların kutsallarına yönelik alçakça saldırılar düzenleniyor. İslam düşmanlığıyla mücadele etmek hem inancımızın hem de yurt dışındaki vatandaşlarımıza karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir” dedi.
“TÜRKİYE TERÖRLE MÜCADELEDE DÜNYANIN EN İLKELİ, EN KARARLI ÜLKESİNDEN BİRİSİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin terör örgütü DEAŞ’a karşı göğüs göğse çarpışan tek ülke olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin sınır dışı ettiği yabancı teröristlerin batılı ülkelerde elini kolunu sallayarak eylem yapmalarını da anlayamadığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK terörü tarafından şehit edilen onlarca öğretmenimiz için en ufak üzüntü beyan etmeyenlerin YPG’nin elebaşılarını kırmızı halılarla saraylarda ağırlayanların bizim tavrımızı sorgulamasının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Türkiye terörle mücadelede dünyanın en ilkeli, en kararlı ülkesinden birisidir. Maruz kaldığımız her türlü ithama küresel ve barış ve istikrara katkıda bulunacak adımlarla cevap vermeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
“ÜLKEMİZ ARTIK GEÇMİŞİN KORKULARI, ESKİ DÖNEMİN ALIŞKANLIKLARIYLA GELECEĞİNİ İNŞA EDEMEZ”
Türkiye’nin uluslararası kuruluşlardaki etkin rolünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Barış İçin Arabuluculuk Girişimimizi Birleşmiş Milletler, AGIT ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nda bir markaya dönüştürdük. Medeniyetler İttifakı Girişimimiz Birleşmiş Milletler bünyesinde kurumsallaştı. Büyükelçi Volkan Bozkır kardeşimizin üye ülkelerin ezici çoğunluğunun desteğiyle 75’inci Genel Kurul Başkanlığı’na seçilmesi Türkiye’ye ve Türk diplomasisine duyulan güvenin tavan yapmış bir işaretidir. Diplomatlarımız sadece Birleşmiş Milletler değil NATO, AGIT, UNESCO ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nda da üst düzey görevler üstleniyorlar. Sadece bu yıl yedi farklı uluslararası örgütün dönem başkanlığını hamdolsun biz üstlendik. Afrika ve Latin Amerika bölgelerine yönelik açılım politikaları yerini çoktan ortaklık politikalarına bıraktı. Önümüzdeki sene üçüncü Türkiye Afrika Birliği Ortaklık Zirvesi’ne ev sahipliği yapmayı planlıyoruz. Yeniden Asya Girişimi’yle bölge ülkeleri ve uluslararası kuruluşlarla ilişkilerimize yeni bir dinamizm kazandırıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konsolosluk hizmetlerinde tarihî adımlar atıldığını, işlem süreleri kısaltılarak vatandaşların yükünün hafifletildiğini, 2022 başı gibi New York’taki daimi konsolosluk, başkonsolosluk binasının da bitirileceğini belirterek, nöbetçi telefon uygulaması ve konsolosluk çağrı merkeziyle günün her anında temsilciliklere erişim sağlandığını, gezici konsolosluk hizmetlerini yaygınlaştırdıklarını, yurt dışındaki temsilcilikleri Türkiye’nin itibarına yakışacak binalarda nitelikli hizmet sunmaları için proje, inşaat ve onarım çalışmaları yürüttüklerini anlattı.
Cumhuriyetin 100. yıl dönümü olan 2023’de aynı zamanda Dışişleri Bakanlığının da 500. kuruluş yıl dönümünün kutlanacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “2023 hedeflerimiz ile 2053 ve 2071 vizyonumuzun gerçeğe dönüşmesinde mesleki birikimlerinizle sizlerin yapacağı katkılar büyük önem taşıyor. Ülkemiz artık geçmişin korkuları, eski dönemin alışkanlıklarıyla geleceğini inşa edemez. Siyasetin, ekonominin iletişimin, insan ilişkilerinin kökten değiştiği bir iklimde devlet bürokrasinin de değişmesi kaçınılmazdır. Son 18 yılda hayata geçirdiğimiz düzenlemelerle bu anlamda ciddi bir paradigma değişikliğine gitmiş bulunuyoruz. Bürokrasimizin eski hantal, vatandaşa karşı mesafeli, hatta vatandaşa tepeden bakan kibirli tavrına son verdik. Devletimizin kapılarını etnik kökeni, siyasi görüşü, dış görünüşü ne olursa olsun insanımızın tamamına sonunu kadar yaklaşma talimatını verdik ve kucağımızı açtık. Siyasette olduğu gibi bürokraside de herkesten iş odaklı, çözüm odaklı, hepsinden önemlisi insan odaklı bir tavır bekliyoruz. Yaşadığı halkın arasına girmeyen, bulunduğu ülkenin kültürünü öğrenmeyen, kendini sadece sefarete veya resepsiyona hapseden bir anlayışın günümüzün dünyasında başarı şansı yoktur. Asırlara sari birikimiyle Hariciye Teşkilatımızın geleneğinden güç alarak geleceği kucaklayacağına inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilerden görevlerini yaparken büyük bir milletin, köklü bir medeniyetin temsilcisi olduklarını asla unutmamalarını rica ederek büyükelçilere çalışmalarında başarılar diledi.