Türkiye-Pakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin 6. Toplantısı için Pakistan’ın başkenti İslamabad’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Millî Meclisi ve Senatosu ortak oturumuna katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.
“TÜRKİYE-PAKİSTAN KARDEŞLİĞİ, TARİHÎ OLAYLARIN PEKİŞTİRDİĞİ HAKİKİ BİR KARDEŞLİKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Millî Meclisi ve Senatosu ortak oturumunda yaptığı konuşmada, “Türkiye ile Pakistan arasındaki kardeşlik bağları, dünyada pek az ülkeye ve millete nasip olur. Bugün gıptayla bakılan Türkiye-Pakistan kardeşliği, tarihin güçlendirdiği, tarihî olayların pekiştirdiği hakiki bir kardeşliktir” dedi.
Pakistan’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Türkiye’deki 83 milyon vatandaş ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapan milletvekillerinin selamlarını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz burada, Pakistan’da, kendimizi asla yabancı gibi görmüyoruz. Asya’nın en önemli buluşma noktalarından birinde, İslam dünyasının mümbit coğrafyasında kendimizi evimizde hissediyoruz. Türkiye ile Pakistan arasındaki kardeşlik bağları, dünyada pek az ülkeye ve millete nasip olur” diye konuştu.
“TÜRKİYE VE PAKİSTAN’IN EZELİ KARDEŞLİĞİNİ EBEDİYEN MUHAFAZA EDECEĞİZ”
“Bugün gıptayla bakılan Türkiye-Pakistan kardeşliği, tarihin güçlendirdiği, tarihî olayların pekiştirdiği hakiki bir kardeşliktir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye-Pakistan ilişkileri, Şair-i Azam Muhammed İkbal’in ve Kaid-i Azam Muhammed Ali Cinnah’ın kıymetli miraslarıyla bugünlere gelmiştir. 1915 senesinde Türk askeri şanlı bir direnişle Çanakkale Boğazını savunurken, cepheden 6 bin kilometre uzaklıkta, bu topraklarda yapılan miting, tarihin unutulmaz sayfalarına kaydolmuştur. Lahor meydanında gerçekleşen bu tarihî mitingin teması Çanakkale’ idi…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan halkının, Kurtuluş Savaşı sırasında, ekmeğinden artırarak gönderdiği yardımları hiçbir zaman unutmayacaklarının altını çizerek, “Kardeşlerinin istiklal mücadelesine katılarak canlarını feda eden Şevket Ali kardeşleri, Çavduri’leri unutmadık, asla unutmayacağız. İşte şimdi de bizim için Keşmir odur. Haydarabat’tan İslamabat’a kadar tüm kardeşlerimizin Türkiye için, Türkiye’nin istiklali ve istikbali için seccadelerine kapanıp dua etmelerini unutmadık, unutmayacağız” diye konuştu.
“KARDEŞLİĞİMİZ KAN BAĞINDAN DEĞİL, GÖNÜL BAĞINDAN GELİYOR”
Türkiye ve Pakistan’ın ezeli kardeşliğini ebediyen muhafaza edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bizim kardeşliğimiz, kan bağından değil, gönül bağından geliyor. Bizim dostluğumuz, menfaatten değil muhabbetten geliyor. Pakistan’ın acısını acımız, sevincini sevincimiz, başarısını da kendi başarımız olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Pakistan’ın son yıllarda yaşadığı sel ve deprem felaketlerinde Türkiye’nin tüm imkânlarıyla hemen kardeşlerinin yardımına koştuğunu, 251 insanın şehit olduğu 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında da Pakistan halkının duasını hissettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’ye ait okulları Türkiye Maarif Vakfı’na devredilmesinin Pakistan makamlarının gerçek anlamda Türkiye dostluğunu göstermesi bakımından önemli olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’na Pakistan Devleti ve halkının çok güçlü destek verdiğini sözlerine ekleyerek, “Lafa gelince demokrasi ve insan haklarını kimseye bırakmayanlar teröristleri kurtarmak için seferber olurken, Pakistan, haklı mücadelesinde dimdik Türkiye’nin yanında yer aldı. Keza Elazığ-Malatya depreminin ardından, devlet ricalinden sokaktaki vatandaşa kadar tüm Pakistan’dan dayanışma mesajları aldık. Buradan bir kez daha tasasında ve sevincinde Türkiye’nin yanında olan Pakistanlı kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum” dedi.
Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi gelecekte de daima Pakistan’ın yanında yer almayı sürdüreceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede, güncel bir konu olan Mali Eylem Görev Gücü toplantılarında siyasi baskı altına alınmak istenen Pakistan’a destek vereceğimizi de vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
“PAKİSTAN KALKINMA VE REFAH YOLUNDA MESAFE KAYDEDİYOR”
Pakistan’ın kalkınma ve refah yolunda mesafe kaydetmeye devam ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalkınmada, istikrar ve güven, olmazsa olmaz iki şarttır. Pakistan’ın yasama, yürütme, yargı ve askerî kurumlarıyla el birliği içinde sergilediği çabaların kısa zamanda meyvelerini vereceğine inanıyorum. İş ve yatırım ortamını iyileştirmeyi esas alan adımlar, Pakistan’ı yatırımcıların gözünde daha cazip bir ülke hâline getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan’a farklı sektörlerden büyük bir iş insanı grubuyla geldiğine dikkati çekerek, Türkiye-Pakistan İş Forumu’nda yatırımcılarla bir araya geleceklerini, Pakistan’ın müreffeh geleceğine ve ekonomisine olan güvenlerini teyit edeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün imzalanacak “Stratejik Ekonomik Çerçeve” ve “Eylem Planı” metinleri, ticaretten altyapıya, yatırımlardan turizme geniş bir yelpazede yol haritaları olacağını ifade ederek, bugün iki ülke arasında 2009 yılında tesis edilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin 6’ncı toplantısını gerçekleştireceklerini açıkladı.
Pakistan’ın terörle mücadelede sergilediği çabaları takdirle takip ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörle mücadelesinde Pakistan’ı desteklemeyi sürdüreceğiz. İslam dünyası olarak terörden çatışmalara, İslamofobiden Neo-Nazi örgütlere, mezhepçilik fitnesinden açlık ve fakirliğe kadar ciddi sorunlarla boğuşuyoruz. Pakistan ve Türkiye coğrafi konumları hasebiyle bu krizlerden en fazla etkilenen ülkelerin başında geliyor. İslam’da kardeşlik hukuku, mümin kardeşine destek olmak yanında sıkıntılarına taraf olmayı, müdahil olmayı da gerektirir” değerlendirmesinde bulundu.
“FİLİSTİN, KIBRIS VE KEŞMİR BAŞTA OLMAK ÜZERE HAKLI DAVALARIMIZA SAHİP ÇIKMAK İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ”
Kısa vadeli çıkarların, günlük hesapların Türkiye ve Pakistan’ın ebedi ve ezeli kardeşliğinin önüne geçemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mezhep, meşrep, kabile, dil farklılıkları bizim cihanşümul kardeşliğimizin üstüne çıkamaz. Hiçbir sınır, hiçbir mesafe mümin gönüller arasında hudut çizemez. Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman kardeşimizin derdiyle dertlenmek, zulme uğruyorsa onun yanında durmak bizim görevimizdir. Çünkü bizim inancımızda kimden gelirse gelsin zulme rıza zulümdür” ifadelerini kullandı.
“Ümmetin arasındaki ayrılıkları gidermek, anlaşmazlıklara çözüm bulmak, Filistin, Kıbrıs ve Keşmir başta olmak üzere haklı davalarımıza sahip çıkmak için gayret gösteriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için 40 milyar doların üstünde harcama yaptığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdlib’le ilgili son günlerde attığımız adımların gayesi de, 4 milyon mazlumun, rejimin varil bombaları altında can vermesinin önüne geçmektir. Libya’dan Yemen’e kadar çatışmaların olduğu her yerde Türkiye’nin öncelikli hedefi kanı, yıkımı, zulmü ve gözyaşını durdurmaktır” diye konuştu.
“KUDÜS-Ü ŞERİF’E YÖNELİK İSRAİL SALDIRILARI KARŞISINDA ONURLU VE KARARLI BİR DURUŞ SERGİLEDİK”
Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanlığı sırasında İslam ümmetini ilgilendiren tüm konularda aktif bir çabanın içinde olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “İlk kıblemiz Kudüs-ü Şerif’e yönelik İsrail saldırıları karşısında onurlu ve kararlı bir duruş sergiledik. Özellikle son zamanda malum gerek Sayın Trump ve Netanyahu arasındaki Kudüs’le ilgili atılan adımda Orta Doğu’da son asrın, yüzyılın barış planı diye yutturulan plan bir barış planı değil bir işgal projesidir. ‘Kudüs bizim kırmızıçizgimizdir’ diyerek Harem-i Şerif’i işgalci İsrail yönetiminin insafına terk etmeyeceğimizi tüm dünyaya ilan ettik. Geçtiğimiz haftalarda Amerikan yönetimi tarafından yüzyılın planı adı altında açıklanan işgal, ilhak ve yıkım planı karşısında da en güçlü tepkiyi yine biz verdik, vermeye devam edeceğiz. 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Keşmir’e sahip çıkarak ülkemizin bu meseledeki hassasiyetini bir kez daha ortaya koyduk. Keşmirli kardeşlerimizin on yıllardır çektiği sıkıntıların son dönemde atılan tek taraflı adımlarla daha da ağırlaştığını görüyoruz. Mevcut durumu kötüleştiren Keşmirlilerin özgürlüklerini ve kazanılmış haklarını elinden alan bir tutumun kimseye faydası yoktur. Keşmir sorunu çatışma ve baskıyla değil, ancak adalet ve hakkaniyet temelinde çözülebilir. Böyle bir çözüm tüm tarafların menfaatlerine hizmet edecektir. Türkiye Keşmir meselesinde adaletin, barışın, diyalog yoluyla çözümün yanında yer almayı sürdürecektir. Bu vesileyle Pakistan’ın Afganistan barış sürecine müspet katkılarını da çok değerli gördüğümüzü vurgulamak istiyorum. Türkiye olarak bu süreçte ikisi de kardeşimiz olan Pakistan ve Afganistan’a gereken desteği veriyoruz.”