banner47
banner128

Kendilerini hala tek parti devrinde sanıyorlar

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.

Kendilerini hala tek parti devrinde sanıyorlar

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.

haberiumturk
haberiumturk
23 Aralık 2020 Çarşamba 12:54
Kendilerini hala tek parti devrinde sanıyorlar

“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM EKONOMİDE, SAĞLIKTA, GÜVENLİKTE OLDUĞU GİBİ DIŞ POLİTİKADA DA TÜRKİYE'NİN ŞAHLANIŞ DÖNEMİ OLACAKTIR”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Önümüzdeki dönem inşallah, ekonomide, sağlıkta, güvenlikte olduğu gibi dış politikada da Türkiye'nin şahlanış dönemi olacaktır” dedi.

“2021 BÜTÇESİ, HER BİREYİN GELECEĞİNİN İNŞASINA KATKI VERECEK BİR BELGEDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda geçen hafta kabul edilen 2021 yılı bütçesinin ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek, bütçenin Meclis'te kabul edilmesiyle artık, iktidarı ve muhalefetiyle tüm Meclis'in, tüm ülkenin ve milletin bütçesi hâline geldiğini söyledi.

Komisyondaki ve Genel Kurul'daki görüşmeler sırasında teklifleri ve tenkitleriyle bütçeye katkı sunan tüm milletvekillerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bütçe, 83 milyon vatandaşımızın her birine hizmet edecek, her insanımızın hayatına dokunacak, her bireyin geleceğinin inşasına katkı verecek bir belgedir” dedi.

Koronavirüs salgınının etkisini sürdürdüğü bir dönemde hazırlanıp yürürlüğe girecek olması nedeniyle, 2021 bütçesinin ayrı bir ehemmiyete sahip olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının bir yandan salgının olumsuz etkilerini azaltmak diğer yandan da Türkiye’yi hedeflerine doğru adım adım yaklaştırmak olduğunun altını çizdi.

Bütçe üzerindeki tartışmaların hem daha yoğun hem daha kapsamlı olmasının gayet tabii olduğunu söyleyerek, “Önemli olan bu tartışmaların ahlaki, adil, yapıcı bir zeminde yürümesidir. Hakaretten, iftiradan, yalandan, çarpıtmadan uzak her eleştiriye, katılmasak da saygımız vardır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçe görüşmelerinde saygıya layık pek çok muhalif görüşün ifade edildiğini, seviyeli değerlendirmelerin ortaya koyulduğunu anlatarak, “Fikri olan fikrini söyler, fikri olmayan ise yalanla, iftirayla, hakaretle kendini göstermeye çalışır. Bütçe görüşmeleri sırasında bu yönteme başvuranlar da olduğunu üzüntüyle gördük” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl 747'nci vuslat yılı olan Mevlana'nın, “Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar” sözünü hatırlatarak, “Şahsımıza, partimize, grubumuza, hükümetimize ahlak ve nezaket sınırlarını aşarak saldıranların yaptıkları, içlerindeki kini, nefreti, cürufu dışa yansıtmaktan ibarettir. Bu durumun takdirini milletimize bırakıyoruz” ifadesini kullandı.

“KİMSENİN KÖKENİYLE, İNANCIYLA, MEŞREBİYLE, KÜLTÜRÜYLE, HAYAT BİÇİMİYLE UĞRAŞMADIK”

Türkiye’de vizyoner politika ortaya koyan, program ve proje üreten, halkın kafasını karıştırmaya değil gönlünü kazanmaya çalışan bir muhalefet anlayışının olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizimle vizyonda, programda, projede yarışamayanların işi, kendi aralarında hakaret, iftira, yalan yarışına çevirmeleri, ülkemiz adına bir kayıptır” sözlerine yer verdi.

Türkiye’de hiç kimsenin ana muhalefet partisinin keyfine, isteğine göre davranma, hareket etme mecburiyeti olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hepsini bir kenara bıraktık, hiç değilse, bu toplumu millet yapan hasletlerin başında gelen dayanışma, yardımlaşma, paylaşma ruhumuza saygı gösterseler, ona da razıyız. Allah rızası için iş yapmak nedir, milletin gönlünü kazanmak nedir bilmeyenler, salgın döneminde yapılan hayırlı işleri lekelemek için adeta canhıraş bir çaba içinde. Kendilerinden bu üstün gayretin en azından bir kısmını, ülkenin hayrına işlere hasretmelerini bekliyoruz. Çünkü biz 2023 hedeflerimizin karşısına çok daha iddialı hedeflerle, 2053 vizyonumuzun karşısına çok daha geniş vizyonlarla, 2071 hayalimizin karşısına çok daha büyük hayallerle çıkan bir muhalefet görmek istiyoruz. Proje üretmek yerine başkalarının projelerine payandalık etmek, kendi hayalini kurmak yerine başkalarının hayalinde figüran olmak bizim asla itibar veya takdir edeceğimiz bir siyaset tarzı değildir. Kendi partilerinin içini bir ur gibi sardığı anlaşılan taciz, tecavüz, hırsızlık vakalarına karşı erdemli bir duruş sergilemek yerine, yalan ve iftira çıtasını yükselterek gündem saptırmaya çalışanlar beyhude yere çırpınıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Asgari ücretten hangi vergiyi alacaksın? Sen asıl vergiyi, alınması gereken yerlerden alacaksın. Uyuşturucu ticareti yapan adamdan, organ ticareti yapan adamdan, kara parayla devleti dolandıranlardan vergi alacaksın” sözlerini hatırlatarak, “Bu ne demek biliyor musunuz? 'Uyuşturucu satıcılığı yapabilirsiniz, organ mafyası olarak örgütler kurabilirsiniz.' Sen ne yapıyorsun, farkında mısın? Bu ne sapkınlıktır? İstikametini tamamen şaşırmış” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu zihniyet geçtiğimiz günlerde, 'Mevlana'nın vuslat yıl dönümü töreni' kılıfı altında, asırların birikimi olan bir geleneği yerle yeksan etmeye kalktı. Milletimizin uzun mücadeleler sonunda yıktığı Kur'an-ı Kerim'i ve ezanı Türkçe okutma benzeri bir garabet, 'Mevlevi Mukabelesi' adı altında İstanbul'da sahnelendi. 'Allahuekber' demekten, 'Lailaheillallah' demekten, 'Sadakallahulazim' demekten imtina eden zihniyetin, 70 yıl sonra yeniden hortladığına şahit olduk” açıklamasında bulundu.

Kimsenin kökeniyle, inancıyla, meşrebiyle, kültürüyle, hayat biçimiyle uğraşmadıklarının, uğraşmayacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin de kendi inançlarına, meşreplerine, kültürlerine el ve dil uzatmasına müsaade etmeyeceklerini vurguladı.

“ÜLKEMİZİ GERİYE DEĞİL İLERİYE DOĞRU GÖTÜRECEK HER HİZMETİN BAŞIMIZIN ÜZERİNDE YERİ VARDIR”

“Kur'an-ı Kerim'e inanıyorsanız, ona gereken hürmeti göstermek mecburiyetindesiniz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hazreti Mevlana'nın veya bir başka mürşidin izinden gidiyorsanız, bu yolun asırlara sari geleneklerine saygı göstermek mecburiyetindesiniz” dedi.

Müslümanlar için Kur'an-ı Kerim'in nasıl kıraat edileceğine, ezanın nasıl okunacağına, ibadetin nasıl yapılacağına, o inancın temel kaynakları ve onlardan beslenen âlimlerinin karar vermesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz anlamazsınız bu işten. Kaldı ki bu ülkenin bir Din İşleri Yüksek Kurulu var. Buraya sorun. Diyanet teşkilatına sorun. Ama dert başka. Dert, bu ülkenin değerleriyle oynamak, istihza etmek. Milletin böyle bir talebi yokken, kimi zaman ideolojik, kimi zaman turistik ve ticari hesaplarla dinî sembollerimize sataşılmasını art niyetli buluyoruz” açıklamasında bulundu.

“CHP'nin kafasında, 1940'ların faşist uygulamalarına geri dönüş gibi bir hesap varsa, peşinen bunun yanlış olduğunu söylüyoruz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Korkarız bu işin sonu, bir tarihçi yazarımızın da isabetle belirttiği gibi, İstiklal Mahkemelerini yeniden kurma teşebbüsüne kadar varır. Gerçi bu kafa her fırsatta, AK Parti mensuplarını yargılamaktan şirketlere ve gazetelere el koymaya kadar, ancak İstiklal Mahkemesi icraatı olabilecek pek çok zırvayı açıkça dile getirmekten da kaçınmıyor. Bu çarpık hesap, bizden önce milletten döner. Demokrasiyi, hukuk devletini, millî iradenin üstünlüğünü, maziden atiye kurduğumuz köprüyle inşa etmekte olduğumuz büyük ve güçlü Türkiye vizyonunu zehirleme gayretleri beyhudedir. Ülkemizi geriye değil ileriye doğru götürecek her hizmetin başımızın üzerinde yeri vardır. Ama milletimizin değerlerine, tarihine, kültürüne yönelik hiçbir terbiyesizliği, hiçbir saldırıyı da hoş göremeyiz.”

“TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINI SAVUNMAK İÇİN GEREKTİĞİNDE BEDEL ÖDEDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geçmişte yaşadığı kavgaların ve ödediği bedellerin arka planında, Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak geri bırakma hesaplarının yattığını anlatarak, “Ülkemizin jeostratejik avantajlarını kullanmasına engel olmak için başımıza musallat edilen gaileler kendiliğinden ortaya çıkmamış, hepsi de proje dahilinde üretilmiştir” diye konuştu.

Savunma sanayii projelerini engelleme gayretleri ile milletin birliğini ve beraberliğini hedef alan senaryoların hep aynı kaynaktan beslendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de PKK’dan FETÖ’ye kadar envai çeşit terör örgütünü üzerimize salanlarla, içeride bunların borazanlığını yapanların ipi, dikkat edin, aynı ele çıkıyor. Bundan tam yedi yıl önce yaşadığımız, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi sonrasında, aylarca Meclis’te grup kürsülerinden terör örgütünün montaj kasetlerini yayınlayanlara bu görevi verenleri biliyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK’lı teröristleri “hendek kazan arkadaşlar” olarak tanımlayan, YPG’li teröristleri “vatanlarını savunan oluşumlar” şeklinde takdim eden, FETÖ’cüleri “haklarını arayan mağdurlar” gibi göstermeye çalışanların, Gezicileri “aydınlanma hareketi” olarak gösterenlerin, Suriye’deki zalim rejimi övenlerin, Doğu Akdeniz’de Yunan ve Rum tezlerine sahip çıkanların, Karadeniz’deki doğal gaz sevincine ortak olmayanların, Türkiye’nin Libya’daki, Karabağ’daki başarısından rahatsızlık duyanların, Batılı yatırımcılara ve turistlere her fırsatta “Türkiye’ye gelmeyin” mesajı verenlerin hep aynı zihniyete mensup kişiler olduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu zihniyet, ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına 'diktatör' diye bühtan ederken, kendi partisinde faşizmin en sefil şeklini uygulayandır. Bu zihniyet, seçilmiş milletvekillerini pazarda satışa çıkarırcasına zorla başka partilere gönderirken bile demokrasiden söz edebilendir. Bu zihniyet, ekonominin sıkıntıya girmesinden, salgının artmasından, terörün azmasından, hatta yaşanan kazalardan bile siyasi çıkar elde etmeyi umacak kadar alçalabilendir. Bu zihniyetin temsilcisi olan zat işte dün çıktı, ülkemize yurt dışından ve yurt içinden kaynak kazandırmak için zaman zaman başvurduğumuz varlık barışı uygulamasını, uyuşturucu, fuhuş, organ ticaretiyle irtibatlandıracak kadar alçaldı ve düştü. Evet, bunun adı, o zatın kendi meşrebinde dahi düşkünlüktür. İşte bu, kendi ülkesine ve halkına husumeti siyasetinin merkezine oturtan zihniyeti, ona sufle verenlerle birlikte tarihe gömmek boynumuzun borcudur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakıyla birlikte Türkiye’yi önce 2023’e ulaştırmakta, ardından da çok daha güçlü şekilde yoluna devam ettirmekte kararlı olduklarına vurgu yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılında koronavirüs salgını sebebiyle sadece sağlık alanında değil, dış politikada da sancılı bir dönem geçirildiğini, Doğu Akdeniz'den Libya'ya, Suriye'den Dağlık Karabağ'a uzanan geniş bir coğrafyada son derece çetrefilli meselelerle yüzleştiklerini anlatarak, “Karşılaştığımız tehditlerin büyüklüğü ne olursa olsun, kardeşlerimizin onurunu, ülkemizin menfaatlerini, aziz milletimizin hak ve hukukunu kimseye çiğnetmedik. Türkiye'nin çıkarlarını savunmak için gerektiğinde bedel ödedik, sıkıntı çektik ama zalimler karşısında asla baş eğmedik” dedi.

“ÜLKEMİZ TERÖR ÖRGÜTLERİYLE PEK ÇOK FARKLI COĞRAFYADA GÖĞÜS GÖĞSE ÇARPIŞAN TEK NATO ÜYESİDİR”

Türkiye'nin yıldızı yükseldikçe maruz kaldığı saldırıların şiddetinin arttığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “Satranç tahtasını andıran uluslararası arenada giderek daha etkili şekilde oyun kuran Türkiye gerçeği, çatışma ve kaostan beslenenleri rahatsız ediyor. Eksen tartışmalarından ülkemizin adının terör örgütleriyle yan yana getirilme çabalarına kadar pek çok zorlama ithamın gerisinde, bu rahatsızlık yatıyor. Oysa ne Türkiye'nin ekseninde bir kayma ne de ülkemizin terör örgütleriyle mücadelesinde bir zafiyet vardır. Ne dedik, 'Gabar'da da Cudi'de Bestler Dağları'nda da Kandil'de de bu teröristleri ezeceğiz, inlerinde vuracağız' dedik ve vuruyoruz. Ara vermek yok. Aynı kararlılıkla askerimizle, polisimizle, jandarmamızla, bütün gönüllü korucularımızla, bu mücadeleyi devam ettiriyoruz. Bu bir kararlılığın, bir inancın, bir azmin gereğidir. Hatta ülkemiz DEAŞ başta olmak üzere terör örgütleriyle pek çok farklı coğrafyada göğüs göğse çarpışan tek NATO üyesidir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Libya'da demokrasinin namusunu kurtardığını, Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri harekâtlarıyla sınır güvenliği tesis etmenin yanında, bu ülkenin toprak bütünlüğünün korunmasına yardımcı olduğunu, Somali'nin yeniden istikrara kavuşmasına katkı sunduğunu ve Dağlık Karabağ'da 30 yıldır göz yumulan işgal ve yağma düzeninin sona erdirilmesine katkı sağladığını anlattı.

Türkiye’nin Afganistan'da barışın tesisi için çaba harcarken, Balkanlarda sükûnetin muhafazası için gayret gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, millî gelire oranla dünyada en fazla insani yardım yapan ülke olarak, uluslararası toplum adına sorumluluk üstlendiklerine işaret etti.

“TÜRKİYE'NİN EGEMENLİĞİNE YÖNELİK TEHDİTLERE KARŞI ONURLU BİR DURUŞ SERGİLEDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin komşuları başta olmak üzere kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözü olmadığını yineleyerek, Türkiye'nin hakkına, hukukuna, egemenliğine yönelik tehditlere karşı onurlu bir duruş sergilediklerini ifade etti.

Milletle beraber, Kıbrıs ve Azerbaycan Türkleri yanında, tüm dost ve kardeşlerinin menfaatlerini korumaya çalıştıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye'nin yaptırım ve şantaj diline boyun eğmeyecek bir ülke olduğu, başta içimizdeki müzmin muhalifler olmak üzere, artık herkes tarafından idrak edilmelidir. Tabii, dış politika vizyonları 'Kemalist Türkiye'den faşist İtalya'ya selam göndermekten' ibaret olanların böyle bir ufku, böyle bir özgüveni anlamasını beklemiyoruz. Boraltan faciasının müsebbiplerinin, Karabağ'daki zaferin heyecanını hissetmelerinin güçlüğünün de farkındayız. Bu zihniyetin tasallutu altındayken önüne açılan tüm fırsat pencerelerini kaçıran Türkiye, inşallah bir daha aynı duruma düşmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

“UZATTIĞIMIZ ELİ TUTAN TÜM DOSTLARIMIZLA BİRLİKTE BÖLGEMİZDEKİ GERİLİMLERİN AZALTILMASI İÇİN ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

“Ülkemizin ne Doğu'ya ne de Batı'ya sırtını dönme gibi bir lüksü olabilir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ve Amerika ile ilişkileri geliştirirken, Türk Dünyasını, Asya'yı, Latin Amerika'yı, Afrika'yı asla ihmal edemeyeceklerini söyledi.

Yeni yılda, Amerika ve Avrupa ile olan münasebetlerde yeni bir sayfa açmayı arzu ettiklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok yönlü siyasi, ekonomik ve askerî iş birliklerimizi, Amerika'yla köklü bağlarımızın alternatifi olarak görmüyoruz. Avrupa Birliği’nin de, Türkiye'yi kendinden uzaklaştıran stratejik körlükten bir an önce kurtulmasını ümit ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’in Türk-Amerikan ilişkilerine gereken özeni göstereceğine inandığını dile getirerek, “Hiç kimseye karşı ön yargımız, husumetimiz, düşmanlığımız bulunmuyor. Bugüne kadar bize bir adım gelene, biz hep koşarak gittik. Bugün de aynı samimiyeti ve iyimserliği muhafaza ediyoruz. Uzattığımız eli tutan tüm dostlarımızla birlikte barış, adalet, refah, özellikle de bölgemizdeki gerilimlerin azaltılması için çalışmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, günün çatışmacı uluslararası ilişkiler denkleminde, bu altın oranı yakalamanın zor olduğunu bildiklerini belirterek, “Ancak Türkiye, zoru başaracak dirayete, azme ve stratejik akla sahiptir. Önümüzdeki dönem inşallah, ekonomide, sağlıkta, güvenlikte olduğu gibi, dış politikada da Türkiye'nin şahlanış dönemi olacaktır” sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversite öğrencilerine bir müjde vermek istediğini belirterek, 2021 yılında öğrencilere verecekleri kredi ve burs miktarını açıkladı.

2020 yılında lisans öğrencilerine 550 lira, yüksek lisansta bin 100 lira, doktorada bin 650 lira olarak uyguladıkları kredi ve burs ödemelerinin toplam miktarının 9 milyar 670 milyon lirayı bulduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki yıl ise lisansta bu rakamı 550 liradan 650 liraya çıkarmış bulunuyoruz, yüksek lisansı bin 100 liradan bin 300 liraya, doktorada ise bin 650 lira olan ödemeyi bin 950 liraya çıkarmış oluyoruz. Bütün zorluklara rağmen, koronavirüs musibetine rağmen bizler tamamen elimizden gelen gayretle öğrencilerimize kredi ve bursla çok ciddi bir desteği vermiş oluyoruz. Bu ödemeler, millî sporcularımıza iki veya üç katı, üniversite sınavında ilk 100'e girenlere de üç katı olarak yapılmaya devam edilecek. Ocak ayında, 452 bin öğrencimizin hesabına burs, 1 milyon 11 bin öğrencimizin hesabına kredi olarak bu tutarlar yatırılacaktır” diye konuştu.

“BU ADIMLAR TAMAMIYLA SİYASİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararı da değerlendirerek, AİHM'in, Türkiye mahkemelerinin yerine geçecek şekilde karar veremeyeceğine işaret etti.

AİHM’in iç hukuk yolları tükenmeden karar verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Tamamıyla bu adımlar siyasidir, bunun da gerekçesini biliyoruz. İstisnasını bir kenara bıraksak bile, Selahattin Demirtaş ile ilgili hüküm, aynı mahkemenin mesela İspanya'daki Batasuna Partisi kararındaki gerekçelerle açıkça çelişmektedir. Mahkeme, Batasuna davası kararında, bırakınız şiddet eylemlerini teşvik etmeyi, şiddet eylemlerini açıkça kınamamanın dahi cezaya konu suç sayılabileceğine hükmetmiştir. Terör örgütünün şiddet eylemini kınamamayı teröre destek olarak kabul eden bir mahkemenin, 6-8 Ekim 2014'te 39 vatandaşımızın hunharca katledilmesiyle sonuçlanan bir eylemin baş sorumlusunun, tahliyesini istemiş olması, resmen çifte standarttır, hatta ikiyüzlülüktür. AİHM, Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa, önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır.”

Davaya konu kişinin, “Avrupa Parlamentosunun terör örgütü olarak kabul ettiği PKK ile içli dışlı olan, elinde onlarca masumun kanı bulunan, siyasetçi maskeli bir kişi” olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kobani'nin katili budur. Diyarbakır'daki 53 gencin, yavrumuzun katili budur. Oradaki Kürt kardeşlerimizi sokağa döken, ondan sonra da bu kardeşlerimizin ölümüne neden olan odur. Ey AİHM, sen anlamasan da biz anlatmaya devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AİHM’in FETÖ davalarında da aynı yaklaşımı sergilememesi temennisinde bulunarak, “Aksi takdirde, bunca çifte standarda ve riyakârlığa daha fazla tahammül etmek mecburiyetinde olmadığımızın da bilinmesini isterim” uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Sarıkamış Harekâtı’nın 106. yıl dönümü olduğunu anımsatarak Sarıkamış Harekâtı şehitlerini rahmetle, hürmetle yâd etti.

Prof. Dr. Orhan Kural'ın koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kural'a Allah'tan rahmet diledi.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner145

banner114