“SÜMELA MANASTIRI, TÜRKİYE'NİN TOPRAKLARI ÜZERİNDEKİ HER TÜRLÜ MEDENİYET MİRASINA NASIL SAHİP ÇIKTIĞININ SOMUT ÖRNEĞİDİR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sümela Manastırı 2. Etap Açılış Töreni ve Trabzon Ayasofya Camii Restorasyon Sonrası Açılış Töreni’ne video konferans yöntemiyle bağlanarak, katılımcılara hitap etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sümela Manastırı 2. Etap ve Trabzon Ayasofya Camii Restorasyon Sonrası Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin toprakları üzerindeki her türlü medeniyet mirasına nasıl sahip çıktığının, koruduğunun, güzelleştirdiğinin somut bir örneği olan bu çalışmayı, ülkemizi eleştirenlerin dikkatine sunuyoruz. Eğer biz, iddia veya ima edildiği gibi, diğer inançların sembollerini hedef alan bir millet olsaydık, beş asırdır elimizde olan bu manastırın yerinde şu an yeller eserdi” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının hemen başında, dünkü Kabine Toplantısı’nda fındık alım fiyatlarını açıkladıklarını anımsatarak, fındık üreticisine hayırlı olmasını diledi.
Restorasyonları tamamlanan Sümela Manastırı ile Ortahisar Ayasofya Camii’nin de Trabzon’a ve Türkiye’ye hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eserlerin yeniden insanlığın hizmetine sunulmasında emeği geçenlere teşekkür etti.
Sümela Manastırı’nın, Türkiye’nin tanıtımının önemli sembollerinden biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık bin 600 yıllık mazisi olan bu eserin Trabzon’un fethinin ardından korunarak bugünlere geldiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sümela Manastırı’nın en parlak dönemlerini 19. yüzyılda yaşadığını, Rus işgalinin ardından ise boşaltılarak mahzun kaldığını kaydederek, “Maalesef bu güzel yapıdaki eserlerin bir kısmı, 1930’lu yıllarda Yunanistan’a götürülmüştür. Ülkemizin her değeri gibi, bu esere de biz sahip çıktık. Altındere Vadisi’nin gerdanlığı olarak nitelenen bu güzel eseri yeniden dünya kültür mirasına kazandırmak için, uzun yıllardır çalışmalar yürütüyoruz” dedi.
“BİZ, HİÇBİR ZAMAN YIKMANIN, İMHANIN, YOK ETMENİN PEŞİNDE OLMADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin toprakları üzerindeki her türlü medeniyet mirasına nasıl sahip çıktığının, koruduğunun, güzelleştirdiğinin somut bir örneği olan bu çalışmayı, ülkemizi eleştirenlerin dikkatine sunuyoruz. Eğer biz, iddia veya ima edildiği gibi, diğer inançların sembollerini hedef alan bir millet olsaydık, beş asırdır elimizde olan bu manastırın yerinde şu an yeller eserdi. Aynı durum, Anadolu’nun dört bir yanındaki benzer eserler için de geçerlidir. Biz, hiçbir zaman yıkmanın, imhanın, yok etmenin peşinde olmadık. Tam tersine hep inşanın, ihyanın, yaşatmanın peşinde koştuk” değerlendirmesinde bulundu.
Osmanlı’nın bir asır önce çekildiği coğrafyalarda tam anlamıyla bir kültürel soykırım yaşandığını, ecdat yadigârı eserlerin yakılıp, yıkılıp, yok olmaya mahkûm edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Balkanlarda bir asır önce 300 cami ile bıraktığımız bir şehirde, bugün her nasılsa ayakta kalabilmiş tek bir caminin kalmış olması, kimin nerede durduğunun ispatıdır. Tarihi eserle koruma noktasında, batılı hiçbir devletin Türkiye’ye söz söyleme, bizi eleştirme hakkı yoktur. Ayasofya’yı, 1453 yılında dönüştürüldüğü hâliyle cami olarak yeniden hizmete açmamız, rahatsızlık sebebi olmamalıdır. Tam tersine bu ulu mabede sahip çıktığımız, koruduğumuz, yaşattığımız için teşekkürü hak ettiğimize inanıyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün hizmete açılan Ortahisar Ayasofya Camii için de aynı durumun geçerli olduğunu dile getirerek, yaklaşık 750 yıllık bir geçmişi olan bu eserin de ecdadın elinde daha da güzelleşerek günümüze ulaştığını söyledi.
Ortahisar Ayasofya Camii’nin tarihi boyunca, sadece bir asır önceki kısa süreli Rus işgali sırasında depo hâline dönüştürülerek, mabet vasfına aykırı şekilde kullanıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yalnızca bu örnek dahi, kimlerin tarihi eserlere ve mabetlere saygılı, kimlerin de hoyrat ve yıkıcı davrandığını göstermeye kâfidir. Bahçe duvarlarından tavanlarına kadar baştan sona yeniden restore ettiğimiz Ortahisar Ayasofya Camii’ni, yine kadim ve kucaklayıcı medeniyet anlayışımızın sembollerinden biri olarak hizmete açıyoruz. Bu töreni de yarım bin yıldır cami olarak hizmet veren bu eserin kılına bile dokunmayan ecdadın hoşgörü ve sevgi ikliminden nasibini alamamış olanlara ithaf ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“AYASOFYA-İ KEBİR CAMİİ ŞERİFİ’NİN AÇILIŞI TURNUSOL KÂĞIDI İŞLEVİ GÖRDÜ”
“İstanbul’daki Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin açılışı, ülkemizde ve dünyada, hakka ve hukuka saygılı olanlar ile zihni ve kalbi kararmış olanları ayıran bir turnusol kâğıdı işlevi görmüştür” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Milletimizin Anadolu’daki bin yıllık varlığını kabul edemeyenler, Ayasofya bahanesiyle bir kez daha kinlerini kustular. Aynı şekilde milletimizin değerlerine ve kültürüne husumet duyanlar yine Ayasofya üzerinden gerçek niyetlerini ortaya döktüler. Bu kesimlerin Sümela Manastırı ve Ortahisar Ayasofya Camii konusunda diyecekleri de bellidir. Bunlar için ne tarihin, ne kültürün bir kıymeti vardır. Türk Milleti’ne ve İslam dinine düşmanlıklarını açıkça dile getiremedikleri için, bu tür konular üzerinden kendilerini konumlandırıyorlar. Hâlbuki böyle dolaylı yollara hiç gerek yok. Milletimiz de tüm insanlık da kimin nerede durduğunu gayet iyi biliyor. Biz bu hakikatleri, Birleşmiş Milletler kürsüsünden dünyadaki 200’e yakın ülkenin temsilcilerinin gözlerinin içine baka baka zaten söyledik, söylüyoruz. Özellikle Batı ülkelerinin, dünyanın kalanının kanı, gözyaşı, acısı, sömürüsü üzerine kurulu refah düzeninin sonunun geldiğini açıkça ifade ediyoruz.”
“MAZLUMLARIN FERYADI ARŞI KAPLAMIŞKEN, KİMSE HAKİKATİN ÜZERİNİ İÇİ BOŞ KAVRAMLARLA KAPATAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede ve dünyada yaşanan değişim sancılarını, yeni ve kutlu bir doğumun habercisi olarak gördüklerini belirterek, salgın dönemindeki gelişmelerin de bu gerçeği inkârı ve dönüşü mümkün olmayan bir şekilde ortaya koyduğuna inandıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımızdakilerden de bu kadar açık, bu kadar berrak, bu kadar delikanlıca bir duruş bekliyoruz. Maalesef, sürekli bel altı vurarak kazanım elde etmeye alışmış olanlar, içeride ve dışarıda, aynı sinsilikle yollarına devam ediyorlar. İnsanlara iftira atarak, vatandaşlarımızı kışkırtarak, milletin değerlerine olan düşmanlıklarını gizlemeye çalışıyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, artık yolun sonu görünüyor. Mağdurların ve mazlumların feryadı arşı kaplamışken, artık kimse hakikatin üzerini, sahte gülücükler ve içi boş kavramlarla kapatamaz” diye konuştu.
“AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZİN İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARINI KURTARMA ÇABALARINA DESTEK VERİYORUZ”
Türkiye olarak, hak, hakikat, adalet ve barış uğrunda verdikleri mücadeleyi sürekli daha ileri taşımaya kararlı olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müdahil olduğumuz her meselede, işte bu perspektifle hareket ediyoruz. Suriye’de nasıl mazlumların feryatlarına bigâne kalmadıysak, Libya’da da ülkenin meşru yönetiminin iş birliği çağrısını cevapsız bırakmadık. Azerbaycanlı kardeşlerimizin işgal altındaki topraklarını kurtarma ve vatanlarını savunma çabalarına da aynı anlayışla destek veriyoruz” dedi.
“Kendileri bin yıl önceki, 500 yıl önceki hesapları bir türlü kapatamayıp, bizden 100 yıl önceki haksızlıkları daha öteye taşıma çabalarına sessiz kalmamızı bekleyenlere verecek cevabımız elbette olacaktır” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Her mücadele istenildiği gibi sonuçlanmayabilir. Ama mücadele etmeyen zaten baştan teslim olmuştur, kaybetmiştir, zelil duruma düşmüştür. Mensubu olmaktan şeref duyduğumuz milletimiz ise tarihinin hiçbir döneminde mücadeleden kaçmamıştır. Bugün de kendimiz ve dostlarımız için siyasi, ekonomik, askeri, diplomatik hangi alanda ne tür bir mücadele gerekiyorsa onu vermekte en küçük bir tereddüdümüz olmaz, taviz de vermeyiz. Hep dediğimiz gibi; Başaramayacaksanız. Bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz. Bu milleti teslim alamayacaksınız. Şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu vatanının tek karış toprağını bile karanlık emellerinizle kirletemeyeceksiniz. Çünkü artık karşınızda, eski zayıf ve ürkek ülke değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi yolunda, son ferdine kadar canı dâhil tüm varlığını ortaya koyarak yürüyen bir devlet var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ortodoks vatandaşların, Sümela Manastırı’ndaki restorasyon döneminde ara verilen Meryem Ana ayinini de 15 Ağustos'ta gerçekleştirebileceklerini açıkladı.
Sümela Manastırı ve Ortahisar Ayasofya Camii’nin hayırlı olması temennilerini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören alanlarında hazır bulunan yetkililere talimat vererek, restorasyonu yapılan eserlerin açılışını gerçekleştirdi.