Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde “Küreselleşmenin Krizi: Riskler ve Fırsatlar” ana temasıyla düzenlenen TRT World Forum 2019'a katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasının başında Dünya, bölge ve Türkiye için verimli tartışmaların zemini olarak gördüğü TRT World Forum’un başarılı geçmesini temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yıl üçüncü düzenlenen TRT World Forum, küresel meselelere çözüm üreten bölgemizin ve dünyanın en prestijli platformlarından biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT World Forum’da yaptığı konuşmada, Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında, hiçbir toplumun özgürlüğünde veya çıkarlarında gözü olmadığını belirterek, “Böyle bir ithamı, kendimize yapılmış en büyük hakaret sayarız. Biz sadece, kendimizin ve ayrılmaz bir parçamız olarak gördüğümüz kardeşlerimizin hakkını, hukukunu, geleceğini savunuyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bağımsızlığını kendi gücüyle kazanmış, kalkınmasını kendi iradesiyle gerçekleştirmiş Türkiye gibi birkaç ülke dışında herkes mutsuz, sıkıntılı ve zayıftır. Ne tek kaynağı petrol, doğal gaz olan finans gücü ne toprak ve nüfus büyüklüğü ne kayıtsız şartsız yeni düzene teslim olma çabası, bu gerçeği değiştirmeye yetmemiştir. Sınırları terle ve kanla değil de masa başında cetvelle çizilerek oluşturulan devletlerin, hiçbir zaman gerçek devlet olamayacağı ortaya çıkmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
“DEMOKRASİNİN TESİSİ DÜNYADAKİ FARKLI SESLERİ BİR ARAYA GETİRMEKTEN GEÇİYOR”
“Küreselleşmenin Krizi: Riskler ve Fırsatlar” başlığıyla gerçekleşecek olan toplantıların siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmelere ilham kaynağı olacağına inandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demokrasinin ve adaletin tesisi, dünyadaki farklı sesleri bir araya getirmekten ve özgür bir tartışma ortamı oluşturabilmekten geçiyor” diye konuştu.
“Barış Pınarı Harekâtı’nı gerekçe göstererek programlarını iptal edenler, aslında bu büyük fırsatı kaçırmışlardır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin bölgeyi terörden arındırmak için başlattığı Barış Pınarı Harekâtı’nı protesto amacıyla konuşma yapmaktan vazgeçenlerin demokrasiyi hazmedemedikleri düşünüyorum ve terör örgütlerine de destek verdiklerini düşünüyorum. Ve bu tiplerin teröre karşı olduklarını hiçbir yerde anlatmalarına gerek yok” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın aşağı yukarı her asırda yeni ve köklü bir değişim yaşadığını, bu değişimin bir tarafında büyük yıkımlar, acılar, zulümler ve adaletsizlikler varken diğer tarafından ise yeni bir inşa, yeni bir yükseliş, yeni bir refah düzeni bulunduğunu söyledi.
“TÜRKİYE İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELER DERİN TARİHÎ PERSPEKTİF İÇİNDE YAPILMALI”
Türkiye’nin merkezinde yer aldığı coğrafyada da insanlık tarihi boyunca bu iniş-çıkışların hep yaşandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son birkaç yüzyıldır her ne kadar dünyaya yön veren sıklet merkezi bir parça değişmiş gibi gözükse de kavganın odağında hâlâ bu coğrafya vardır. Hâl böyle olunca, ister istemez ülkemiz gelişmelerin merkezine yerleşiyor” şeklinde konuştu.
Türklerin 1071 Malazgirt Zaferiyle başlayan Anadolu’yu yurt edinme mücadelesini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün bize düşen görev, milletimizin Anadolu’daki bin yıllık varlığına ve gücüne uygun şekilde yeni hedefler, yeni vizyonlar ortaya koyarak yolumuza devam etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sınırları telle ve kanla değil de masa başında cetvelle çizilerek oluşturulan devletlerin hiçbir zaman gerçek devlet olamayacağı ortaya çıkmıştır. Özgürlüğün başkaları tarafından verilen bir lütuf değil, hak edilen, uğrunda mücadele edilen, yürek ve bilek gücüyle alınan, ölümüne bir kararlılıkla da korunan kutsal bir değer olduğunu bu süreçte bir kez daha gördük. Türkiye’nin coğrafyasındaki diğer devletlerden farklı işte burada yatıyor” görüşüne yer verdi.
Türkiye ile ilgili değerlendirmelerin oryantalist kalıplardan ziyade derin tarihî perspektif içinde yapılması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksi takdirde sürekli yanlış hesaplar içine girilmesi kaçınılmazdır. Bu yanlış hesapları milletimizin çelikten iradesi, devletimizin çoğu defa görülmek ve kabul edilmek istenmeyen gücüyle bozmak zorunda kalıyoruz. Suriye ve Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşadığımız gelişmeler yanlış hesapların bozulmaya mahkûm olduğunun güncel birer örneğidir” dedi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ OLARAK TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MASAYA OTURMAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında, hiçbir toplumun özgürlüğünde veya çıkarlarında gözü olmadığının altını çizerek sözlerine şöyle devam etti: “Böyle bir ithamı, kendimize yapılmış en büyük hakaret sayarız. Biz sadece, kendimizin ve ayrılmaz bir parçamız olarak gördüğümüz kardeşlerimizin hakkını, hukukunu, geleceğini savunuyoruz. Geçmişinde ne sömürge ne katliam ne zulüm ne yakım ayıbı olmayan bir milletin başkaca bir gayesi olamaz. Herkes Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Afrika’da, Balkanlar’da başka niyetlerle at koşturuyor olabilir, ama Türkiye sadece kardeşleriyle olan kader birliği sebebiyle oradadır. Bu bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli görenlerin asla anlayamayacağı büyük bir erdemdir. Yunus Emre’nin ve Mevlana’nın torunlarından başka türlü bir tavır bekleyenler ülkemizi asla kendi buhranlarının içine çekemeyeceklerdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-18 yıllık görev süresi boyunca, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak terör örgütleriyle masaya oturmadıklarını, oturmayacaklarını vurgulayarak, “Başkaları oturabilir, onlar da bizi o kadar ilgilendirmez. Ama bu aynı zamanda uluslararası siyasetin, savaş hukukunun ve terörle mücadelenin de nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli. Bir taraftan teröre karşı mücadele diyeceksiniz, öbür taraftan teröristleri bu şekilde şımartacaksınız. Öyle bir şımartma ki düşünün, şu anda Kuzey Suriye’de eğer 30 bin tır Irak üzerinden silah, mühimmat, araç, gereç buraya sokuluyorsa acaba bu ben dünyanın en güçlüsüyüm diyenler bunu neyle izah edecekler? Bunu hangi demokratik anlayışla izah edecekler?” ifadelerini kullandı.
GÜÇ“DİPLOMASİNİN SADECE GÜÇLÜLERİN BASKI ARACI OLARAK KULLANILMAYA DEVAM EDİLEBİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Teknolojinin ve iletişimin geliştiği bir dönemde küreselleşmeyi inkâr etmenin, kendi kendini kandırmaktan öte bir anlam ifade etmeyeceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılması gerekenin küreselleşmenin getirdiği imkânları tüm insanlık için daha iyi bir gelecek inşa etmenin manivelası olarak kullanmak olduğunu kaydetti.
TRT World Forumu’nun bu yıl ki konusunun bir asır önce kurulan küresel sistemden yeni bir safhaya geçişin sancılarını yaşayan dünyaya yeni ufuklar açacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii hâlâ eski dünyanın parametreleri içinde düşünmeyi ve davranmayı alışkanlık hâline getirenler bakımından bu durum rahatsız edici olacaktır. Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği ve sınırlarının güvenliği ile Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gönüllü dönüşünün teminini amaçlayan Barış Pınarı Harekâtı’na verilen tepkileri bu çerçevede okumak gerekiyor. Hâlbuki artık terör örgütleri kullanılarak ülkelere boyunduruk vurulamayacağı görülmelidir” şeklinde konuştu.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda maalesef dünyanın ben şu anda bu işi takip eder durumda olduğuna inanmıyorum, hâlâ suskun olduğuna inanıyorum. Ama bunların tek çıkışı nedir biliyor musunuz? Bizim dolarlarımız var dolayısıyla, biz dolarlarımızla bu işi hallederiz, her zaman yaptıkları bu değil mi? Bu. Şimdi de bunu yaparlar. Dolarlarımız var, petrolümüz var, tek bunların yöneldikleri yol bu. Ben inanıyorum ki, düşünce özgürlüğüne inananlar, inanç özgürlüğüne inananlar ne inancını ne düşüncesini o yeşil dolara asla değişmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.
“Karanlıkta göz kırpılarak perde arkasından toplumları yönetme devri kapanmıştır, o geride kaldı” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Diplomasinin sadece güçlülerin baskı aracı olarak kullanılmaya devam edilebilmesi mümkün değildir. Darbeler dâhil her yol mubah sayılarak kurulan çarpık düzenin artık sonuna gelinmiştir. Özellikle de küresel sistemin en zayıf halkasını oluşturan ekonomik ilişkilerin siyasi hedeflerin silahı haline dönüştürülmesi adeta intiharla eş anlamlıdır. Ülkemiz son altı yılda tüm bunları bizzat yaşamış, bedelini ödemiş, yanlışlığını ortaya koymuştur. Daha acısı ise, bu mücadeleyi neredeyse tek başımıza yürütüyor olmamızdır. Uluslararası toplumdan ülkemizin terör örgütleriyle mücadelesi noktasında değerli dostlar, maruz kaldığı siyasi, diplomatik, ekonomik vandallıklara karşı güçlü bir duruş sergilemesini beklerdik. Maalesef bu konuda derin bir hayal kırıklığı, derin bir üzüntü içindeyiz. Sınırlı sayıdaki ülke ve kurum dışında bu onurlu tavrı gösterebilen çıkmadı. Bu ilkeli tavır sergilenemediği müddetçe tüm ülkeler ve toplumlar kendi geleceklerini kendi elleriyle tehdit altına sokuyor demektir.”
“NATO ÜLKELERİ, TERÖR ÖRGÜTLERİNE YÖNELİK MÜCADELESİNDE TÜRKİYE’Yİ YALNIZ BIRAKTI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO ülkelerinin, terör örgütlerine yönelik mücadelesinde Türkiye’yi yalnız bıraktığına dair eleştirilerini yineleyerek, “Karşımızdaki mesele her şeyden önce bir insanlık meselesidir. İnsan olmakla, zalim olmak arasındaki çizginin ne tarafında durduğunuz meselesidir. Bu büyük sıkıntının yükünü sadece mağdurların ve şartlarını zorlayarak onlara gönüllerini açanların sırtına yüklemeye kalkmak adaletsizliktir, haksızlıktır, bencilliktir. Daha da önemlisi, bu tavır sürdürülebilir değildir. Hem küreselleşmenin nimetlerinden sonuna kadar faydalanıp hem de bu süreçteki çarpıklıkların bir ürünü olan sorunları ret etmek, sağlıksız bir ruh halinin işaretidir. Yeni dünya düzeni işte böyle bir iklimde şekilleniyor” dedi.
Türkiye’nin insanlık ailesinin kadim mirasının günümüzdeki en güçlü temsilcisi olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz inşa etmek, yaşatmak, gönül yapmak üzerine kurulu bir medeniyeti ihya etmenin peşindeyiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin tespitlerine, endişelerine, temennilerine, tekliflerine, yaptıklarına karşı çıkanlardan tek bir isteğimiz var, bizi terör örgütlerinin kalemşörlerinden değil, bizden dinleyin bizden, biz bunu istiyoruz. Bizi yeminli Türkiye düşmanlarının söyledikleriyle değerlendirmek yerine, gelip burada neler yaşandığına bakın. Bizi dinlerken de tarihî ve siyasi bağnazlıkların ürünü o filtreleriniz var ya, onları bir kenara bırakın, açık, şeffaf, hasbi olun, işte o zaman birlikte yapabileceğimiz çok şey bulunduğunu göreceksiniz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’na 120 saatlik bir ara verildiğini kaydederek, “Dolayısıyla bu 120 saatin artık büyük bölümü sona erdi. Şimdi yarın bizim bir Rusya, Soçi seyahatimiz var, bu seyahatte Sayın Putin’le bu sürece ele alacak, ondan sonra da atılması gereken adımları inşallah atmış olacağız” diyerek konuşmasını tamamladı.