Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin 7. Zirvesi nedeniyle bulunduğu Bakü’de Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması Toplantısı’na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Son bir haftadır şahit olduğumuz tepkiler, bölgemize ve ülkemize yönelik kimlerin hesabını bozduğumuzun birer ispatıdır. Türkiye, Barış Pınarı Harekâtı’yla en az 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı kadar hayati önemde bir adım atmıştır. Tehditlere ve baskılara aldırmadan harekâtımızı sonuna kadar götürmekte kararlıyız” dedi.
“TÜRKİSTAN COĞRAFYASI BİZİM ATA YURDUMUZDUR”
Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’da kendisini misafir değil, evinde hissettiğini belirterek merhum Bahtiyar Vahapzade’nin “Dinimiz bir, dilimiz bir / Ayımız bir, ilimiz bir / Aşkımız bir, yolumuz bir / Azerbaycan-Türkiye” dizelerini okuyarak “Biz iki ayrı devlet olsak da, aynı milletin evlatlarıyız” dedi.
Her fırsatta “İki devlet tek milletiz” dediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi yapılacak Türk Konseyi’nde bunu biraz daha geliştiriyoruz, diyoruz ki altı devlet, millet. Azerbaycan’ı olduğu gibi Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı da kendimizden ayrı görmedik, görmüyoruz. Türkistan coğrafyası bizim ata yurdumuz, ana ocağımızdır” diye konuştu.
Dünya Türk İş Konseyi Buluşması’nın, Türk dünyasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin artmasına vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın 7. zirvesi yapılacak Türk Konseyi’nin, Türk dünyası olarak son dönemde hayata geçirilen en kritik iş birliği mekanizması olduğunu kaydetti.
“TÜRK KONSEYİ KISA SÜRE ÖNCE TAM ÜYE OLAN ÖZBEKİSTAN İLE DAHA DA GÜÇLENDİ”
Türk Konseyi’nin kısa süre önce tam üye olan Özbekistan ile daha da güçlendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olarak Macaristan’ın gözlemci üye olarak Türk Keneşine katılması ise örgütün geleceği bakımından çok önemli bir kazanımdır. Bu sene 10. yaşını kutlayan Türk Konseyi’nin, Türkmenistan’ın da tam üyeliğiyle merkezi konumunu pekiştireceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 300 milyonluk Türk dünyasının içinde barındırdığı muazzam potansiyeli ancak bu şekilde tam manasıyla hayata geçirebileceğine inandığını belirterek iş adamlarının ticari ve ekonomik ilişkilerin Alperenleri olduğunu, siyasi ve kültürel ilişkilerin, ticari iş birlikleriyle tahkim edildiği, desteklendiği müddetçe krizlere, şoklara karşı direnç kazanabileceğini söyledi.
“TÜRKİYE OLARAK TÜRK DİASPORASI’NI DAHA DA GÜÇLENDİRMEK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ”
Türk dünyasının hem birbirine hem de Avrupa ve Amerika’ya kadar dünyanın farklı ülkelerine göç verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hâlihazırda 6,5 milyon vatandaşımız başta Avrupa olmak üzere dünyanın yüzlerce ülkesinde hayatlarına devam ediyor. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yaşayan Türkiye kökenli insanların sayılarının 20 milyonunun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Batı Trakya’dan Doğu Avrupa’ya kadar pek çok yerde, hâlâ bir asır önce bıraktığımız kardeşlerimiz bulunuyor. Türk Cumhuriyetlerinden de kendi vatanlarından uzakta yaşayan on milyonlarca kardeşimiz, bir başka ifadeyle diasporamız var. Değerli Dostum İlham Aliyev’in dediği gibi ‘Bir milletin iki diasporası olmaz.’ Biz Kazak, Özbek, Türkmen, Azeri, Kırgız, Tatar, Çerkez, Ahıska, Çeçen tüm kardeşlerimize Türk Diasporası’nın doğal bir üyesi nazarıyla bakıyoruz.”
Türkiye olarak Türk Diasporası’nı daha da güçlendirmek için ellerinden geleni yaptıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığını kurduklarını, DEİK bünyesindeki Dünya Türk İş Konseyi’nin de Türk Diasporası’nın ekonomik ve ticari potansiyelini en üst düzeyde hayata geçirmeyi amaçlayan bir diğer önemli projeleri olduğunu dile getirdi.
“Ekonomik bakımdan kalkınmış ve yaşadıkları ülkenin sisteminde güçlenmiş bir Türk toplumunun ana vatana daha çok katkıda bulunacağı açıktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya Türk İş Konseyi’nin yurt dışında yaşayan tüm Türkler için bir referans ve buluşma noktasıdır olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ve Azerbaycan Türklerinin bulundukları ülkelerde ‘Bir millet iki devlet’ şiarıyla hareket ettikleri takdirde aşamayacakları engel yoktur. Türkiye ve Azerbaycan ne kadar güçlü olursa yurt dışında yaşayan kardeşlerimiz de o kadar güçlü olur. Aynı şekilde Türk dünyası ne kadar güçlü olursa Türk Diasporası da kendini güçlü hissedecek, geleceğine çok daha güvenle bakacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
“İNSANLIĞIN BARIŞ VE HUZURUNA KASTEDEN BELALARIN BAŞINDA TERÖRİZM GELİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın barış ve huzuruna kasteden belaların başında terörizmin geldiğine işaret ederek Türkiye’nin de yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele ettiğini, Türkiye’nin DEAŞ’tan FETÖ’ye, PKK’dan El Kaide’ye kadar dünyanın en kalleş terör örgütlerinin hedefi olduğunu, terör eylemlerine on binlerce vatandaşını kurban verdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin terörle mücadele tarihinde pek çok hadise yaşadığını ifade ederek, “Müttefiklerimizin ve dost bildiğimiz ülkelerin türlü ayak oyunlarına şahit olduk. Ancak terörle mücadele konusunda Suriye krizindeki kadar çifte standarda, tutarsızlığa maruz kalmadık” dedi.
DEAŞ’la mücadele bahanesiyle soykırımcı ve vahşi bir terör örgütünün, 30 bin tır dolusu silah ve mühimmatla donatıldığını, dünyanın sözde en prestijli dergilerinin kapaklarını teröristlerin fotoğraflarıyla süslediğine şahitlik ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörle mücadele ediyoruz diye, ambargodan ekonomik yaptırımlara kadar akla hayale gelmedik tehditle karşı karşıya kaldık. Fakat ülkemizin bekası için yurt içinde ve yurt dışında attığımız adımlardan hiçbir zaman pişmanlık duymadık” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN SON ATTIĞI ADIMIN TEK SEBEBİ SURİYE’NİN KUZEYİNİ TERÖR ÖRGÜTLERİNDEN TEMİZLEMEKTİR”
Türkiye’nin son attığı adımın tek sebebinin Suriye’nin kuzeyini terör örgütlerinden temizlemek ve bölgeyi gerçek sahiplerine teslim etmek olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce El Bab’ı DEAŞ’tan, Cerablus’u da terör örgütü PKK’nın yan unsurları durumundaki PYD-YPG’den temizlediklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın tüm bu gerçekleri bildiğini, gördüğünü sözlerine ekleyerek, “Bu Arap Ligi Suriye’yi Arap Ligi’nden çıkaranlar değil miydi? Dün Suriye’yi Arap Ligi’nden çıkaranlar, şimdi bu operasyon sebebiyle yeniden Suriye’yi Arap Ligi’ne alma adımını atıyorlar. Bu ne menem iştir ya?” dedi.
NATO’nun da terör örgütünü bir NATO üyesine karşı savunur hâle geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dün basın toplantısında onu söyledim, ya dedim yoksa bu terör örgütlerini siz NATO’ya üye olarak aldınız da benim mi haberim olmadı? Anlamak mümkün değil. Bu ikiyüzlülük, bu çok yüzlülük neyle izah edilir? PKK, Avrupa Birliği’nin biliyorsunuz terör örgütleri listesindedir, en baştadır. PKK’nın bu diğer PYD- YPG gibi yan kolları, bunlar aynı şekilde birlikte hareket ediyorlar. İşte bakın şu anda Suriye’de gerek Özgür Suriye Ordusu bütün arama taramaları yaparken, hatta cezaevini DEAŞ’lıların kaldığı çıkardılar, orada kimin resimleri var? Terörist başının resimleri var; işte ispat, buyurun PKK, bunlar hâlâ PKK değil gibi ifadeler kullanıyorlar. Ya siz bizi ne zannediyorsunuz ya? Bütün gerçekleri biz istihbarat örgütlerimizle, her şeyiyle tepeden tırnağa gayet iyi biliyoruz, ama siz inadına bunu yapıyorsunuz. Niye? Güçlenen bir Türkiye karşısında böyle bir adımı atıyorsunuz. İşte onun için biz bu attığımız adımdan vazgeçmeyeceğiz ne derseniz deyin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmetçik ve Özgür Suriye Ordusu’nun mücadelesini sürdüreceğinin altını çizerek, “Bu mücadeleden yılmayacağız. Şu anda milletimiz yekvücut halinde, sadece terör örgütünün bir sözde siyasi organizması var, onun haricinde hep beraberiz. Şu anda Türk milleti yekvücut” diye konuştu.
“BİZİM MEDENİYETİMİZDE DARDA KALMIŞLARIN ELİNDEN TUTMAK VAR”
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla Fırat’ın batısında 4 bin kilometrelik bir alanı DEAŞ’lı ve PKK-YPG’li teröristlerden temizlediklerini şimdi de Barış Pınarı Harekâtı ile Fırat’ın doğusunu terörden arındıracaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde güvenlik güçlerimizi ve sivilleri hedef alan terör eyleminin arkasında Suriye’nin kuzeyinde eğitim gören PKK-YPG’li teröristler var. Bu terör örgütünün işgali altındaki bölgelerde yerel halkı göçe zorladığı, çocuk savaşçı kullandığı 13-14 yaşında, 15 yaşında, bunları Kandil’e götürdüler. Diyarbakır’daki malum partinin önünde haftalardır ellerinde evlatlarının resimleriyle ağlayan anneleri, ey Avrupa Birliği, niye görmüyorsun? Niye oraya milletvekillerinizi göndermiyorsunuz? Ama farklı olduğu zaman gönderiyordunuz, hadi buraya da gönderin, gelsinler o anneleri dinlesinler; işlerine gelmez. Gelse de, gelmese de biz bu yola kararlılıkla devam ediyoruz” dedi.
Barış Pınarı Harekâtı başladığından bu yana sadece Mardin, Şırnak ve Gaziantep’e 700’ün üzerinde havan ve roket atıldığını, 9 aylık mülteci bir bebek olmak üzere 18 insanın hayatını kaybettiğini, 148 kişinin de yaralandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Ey Arap Ligi, şu anda 3 milyon 650 bin Arap bizim topraklarımızda misafir, niye görmüyorsunuz bunları? Bunlar Arap kardeşlerimiz. Nereden kaçtı bunlar? Suriye’den kaçtı, Suriye’den varil bombalarından kaçtı. Şu anda onlara biz bakıyoruz, bir kardeşlik görevi olarak bunu yapıyoruz. Peki, siz bir Allah kuruşu destek mi verdiniz bunun için? Elinizi mi uzattınız? Yok. Şimdi kalkmışsınız Türkiye ile ilgili ileri geri kendinize göre bazı kararlar alıyorsunuz. Ya alın be, alsanız ne yazar, almasanız ne yazar? Avrupa Birliği söz verdi 6 milyar euro 3+3 biz destek vereceğiz. Bizim millî bütçemize değil ha. Nereye? Uluslararası yardım kuruluşları vasıtasıyla AFAD’a, Kızılay’a. Peki, şu ana kadar ne verdiler? 3 milyar euro, ondan sonra bir şey gelmedi. Peki, biz şu ana kadar ne yaptık? Söyleyeyim, 40 milyar dolar biz şu ana kadar yaptığımız harcamalar, hâlâ da yapıyoruz ve yapacağız, gelse de gelmese de yapacağız, çünkü bizim medeniyetimizde evet bu tür darda kalmışların elinden tutmak var.”
“ULUSLARARASI TOPLUMDAN MAALESEF ARZU ETTİĞİMİZ DESTEĞİ ALAMADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’nın “Kürtleri hedef aldığı, DEAŞ’la mücadeleyi zaafa uğratacağı, demografik yapıyı değiştireceği, siyasi çözümü tıkayacağı” iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, “Bizim işimiz teröristlerledir. Ve şu anda benim partimin Parlamento’daki Kürt milletvekili sayısı 50’dir, 50 tane şu anda benim milletvekili arkadaşlarım içinde Kürt orijinli arkadaşım var. Ana Muhalefette kaç tane var bilmiyorum, diğerlerinde kaç tane var bilmiyorum, ama benim partimde bu var. Böyle bir ayrımcılık olsa herhalde bu olmazdı, böyle bir ayrımcılık bizde yok. Türk’müş, Kürt’müş, Arap’mış asla. Niye biz yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevdik onun için” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Suriye kaynaklı düzensiz göç akınına en fazla maruz kalan siyasi, ekonomik ve sosyal olarak en ağır bedelleri ödeyen ülkelerin başında geldiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz şu anda 444 kilometre batıdan doğuya ve kuzeyden güneye de 32 kilometrelik bir alanı güvenli bölge olarak ilan ettik, bunu bunun için yaptık? Kendimizi için değil. Buraya kimler gelecek? İşte yine bizdeki mülteciler gelecek. Bu süreçte uluslararası toplumdan maalesef arzu ettiğimiz desteği de alamadık. Ama ben çağrımızı yine yapıyorum, icabında biz Uluslararası Donörler Toplantısı’na da bu daveti yaptık Birleşmiş Milletler’de. Hadi buyurun, orada da sizi görelim. Bugüne kadar verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadılar, milletimizin gösterdiği fedakârlığın kıymetini bilmediler” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE, SABRININ SONUNA GELMİŞ VE ARTIK KENDİ GÖBEĞİNİ KENDİ KESMEYE KARAR VERMİŞTİR”
Batılı ülkeler tarafından YPG-PYD terör örgütünün meşrulaştırılmaya çalışıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, sabrının sonuna gelmiş ve artık kendi göbeğini kendi kesmeye karar vermiştir. Mülteciler meselesine Suriye’nin içinde çözüm bulunması gerektiğini daha önce defalarca ifade ettik. Hatta bundan dört yıl önce G-20 Antalya Zirvesi’nde tüm dünyaya bu sorunu çözecek somut bir öneride bulunduk. Fakat aradan geçen süreye rağmen birkaç güzel söz dışında hiçbir adım atılmadı. Bunun bedelini de Suriyeli anneler, babalar, minicik bedenleri sahile vuran Aylan bebekler ödedi ve Ege’de, Akdeniz’de ne yazık ki boğulmayla karşı karşıya olanlar ödedi. Bugün sabah akşam bizi eleştirenlerin hiçbiri terör örgütünün katlettiği veya göçe zorladığı insanların dramları karşısında kılını bile kıpırdatmadı” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son bir haftadır şahit olduğumuz tepkiler, bölgemize ve ülkemize yönelik kimlerin hesabını bozduğumuzun birer ispatıdır. Türkiye, Barış Pınarı Harekâtı’yla en az 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı kadar hayati önemde bir adım atmıştır. Tehditlere ve baskılara aldırmadan harekâtımızı sonuna kadar götürmekte kararlıyız. Açık söylüyorum; başladığımız işi muhakkak bitireceğiz” vurgusunda bulundu.
Merhum Mehmet Emin Resulzade’nin “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de nihai zafere ulaşana dek mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu süreçte Türk Dünyası’nın desteği ve duasının bizimle olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde Orta Doğu’dan Afrika’ya, Güney Asya’dan Balkanlar’a kadar tüm kardeşlerimizin de Türkiye’ye dua ettiğini biliyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakü’de Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması Toplantısı’nın ardından eşi Emine Erdoğan ile birlikte, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve eşi Mihriban Aliyeva tarafından, Türk Konseyi 7. Zirvesi için Bakü'de bulunan devlet ve hükûmet başkanları onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. Yemekte; Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban da yer aldı.