banner47
banner128

HUKUK DEVLETİ-KANUN DEVLETİ-ZORBA DEVLET

Hukuk devletleri kralın, tiranın, monarkın şahsi malı değildir.

banner116

HUKUK DEVLETİ-KANUN DEVLETİ-ZORBA DEVLET

Hukuk devletleri kralın, tiranın, monarkın şahsi malı değildir.

haberiumturk
haberiumturk
26 Ağustos 2020 Çarşamba 21:03
HUKUK DEVLETİ-KANUN DEVLETİ-ZORBA DEVLET

Mahkemeler kararlarını “Türk Milleti adına” verirler. Halka rağmen hukuk olmaz, sosyokültürel yapı göz ardı edilemez.

Hukuk; toplumsal düzenin korunması ve sürdürülmesi için toplumu oluşturan bireyler arasında veya bireyle devlet arasında ya da devletle diğer devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen esaslar ve kurallar demektir. Bu tanımdaki hukuka göre devletler arası ilişkiler eşitlik; bireyle devlet arasındaki ilişkiler ise devletin üstünlüğü ilkesine dayanır. Öte yandan hukuk kelimesi “hak” kelimesinin çoğulu olması itibariyle sübjektif haklar demektir. Bunlar hukuk devletinin bireylere kendi esas ve kurallarına dayalı olarak tanıdığı yetkiler anlamına gelir. Şu hâlde hukuk devleti; faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, vatandaşlarının hukukî güvenliğini sağlayan devlettir.

Devletin kendisi, kadim dönemlerden batıdaki aydınlanmaya kadarki süreçte gücünü ilâhî ya da yarı ilahî otoriteden almaktaydı ki İslâm hukukunda durum genellikle böyledir. Antik Mısır’da firavunlar döneminden itibaren gerek Yunanda gerekse Roma’da, İran’da, Hint’te devleti yönetenlerin yarı tanrı ya da tanrının yeryüzündeki temsilcisi kabul edilmesi sebebiyle devlete itaat tanrıya itaat sayılmakta, halk vatandaş değil reâyâ/kul statüsünde bulunmaktaydı. Sorgulanamaz olan bu gücün kötü niyetli ve ehliyetsiz devlet adamları ya da din adamları tarafından zamanla zulme, zorbalığa vesile olması Rönesans’tan itibaren tartışılmaya başlanmış, Hobbes-Locke-Rousseau gibi filozoflar devletin temelinin ve dolayısıyla hukukun temelinin tanrısal bir irade değil halkın menfaat birlikteliği olduğunu, toplumsal yapının temelinde bir mukavele ( le contrat social) bulunduğu fikrini savunmuşlardır. Bu düşünce Fransız İhtilaliyle resmen kabul edilmiş ve “vatandaşlık” kavramı tıpkı “hürriyet” ve “eşitlik” kavramları gibi kitleleri tahrikte etkin olarak kullanılmıştır. Tarihi arka plan budur ve günümüzde hukuk teorik olarak gücünü halktan alır, mahkemeler kararlarını “Türk Milleti adına” verirler. Halka rağmen hukuk olmaz, sosyokültürel yapı göz ardı edilemez.

İslâm hukukunda ise hakkın tanımı da toplumsal düzenin sağlanması da öncelikle Cenab-ı Hakk’ın muradına bağlıdır. Allah’a rağmen hak iddia edilemez, inancın gereği olarak aksi fikir ileri sürülemez. Dolayısıyla İslâm devletinde suçluya verilen cezanın kaynağı halkın değil Hakk’ın fermanına istinadendir. Halkın tamamının bir araya gelip zinayı serbest bırakmasının, içkiyi, faizi meşru kabul etmesinin hiçbir kıymet-i harbiyyesi yoktur.

Kaynağı ister halkın iradesi olsun ister Hakk’ın iradesi olsun her iki hukukî yapı da hukuk devleti olarak tanımlanmaktadır. Halkın iradesine dayalı da olsa hukukî düzenlemeler evrensel adalet ilkelerine uygun olmalı, devleti meydana getiren ülke, halk ve bağımsızlık unsurları hassasiyetle korunmalı, halkın menfaatleri gözetilirken adaletin dağıtımında haksızlıklara fırsat verilmemelidir. Hukuk devletleri kralın, tiranın, monarkın şahsi malı değildir.

Kanun devletine gelince; parlamentodaki çoğunluğu elde etmiş olması hasebiyle devletin yönetimi elinde bulunan iktidar, kendince doğru bulduğu ya da siyaseten zorunlu gördüğü veya sahip olduğu ideolojisine hizmet edeceğini düşündüğü hedeflerine uygun kanunlar çıkarır ve çıkarmış olduğu bu kanunlar doğrultusunda siyaset belirleyerek yasalara aykırı bir davranışta bulunmadığını aksine yasanın gereğini yerine getirdiğini hararetle savunur. Kötü niyetli iktidarlar açıkça zulüm olan tavır ve davranışları bile meclisten geçirerek legalize edebilir. Ağır vergiler koyabilir, gasbı hakka dönüştürebilir, fırsat ve imkân eşitliğini göz ardı ederek eşit sorumluluklar yükleyebilir. İnsan fıtratına aykırı, insan onur ve haysiyetiyle bağdaşmayan yasaları dayatabilir. Hukuk devletinde birey hak sahibi olurken, kanun devletinde hak bireye tanınan bir menfaat olabilir.

Zorba devlet ise şeklen bile yasal davranışlar sergilemeyen devlet demektir. Gücü elinde bulunduran iktidarı bağlayan hiçbir kayıt yoktur. Kendi çıkardığı kanunu uygulamada bile hakkaniyeti gözetmez. Bir örnekle açıklayacak olursak; hukuk devletinde zina doğrudan suçtur. Kanun devletinde dava konusu olursa suçtur ya da bir başka ifadeyle yakalanmak suçtur. Zorba devlette ise zina eden kimse itibarlı, nüfuzlu bir kimse ise onu yakalamak suçtur. Nitekim geçmiş yıllarda bir siyasi kişilik zina suçunu irtikap etmiş olmasına rağmen bütün dikkatler sadece bu fiili basına sızdırana çevrilmişti. Âdeta tek suçlu “özel hayatın gizliliği” ilkesini ihlal edendi.  Hiç kimse çıkıp da: ”Ya tamam da bu hırsızın hiç mi suçu yok” dememişti.

Hukuk devleti suçla mücadele eder, kanun devleti suçluyla mücadele eder. Şayet içki içilmesine istemiyorsanız öncelikle içki üretimini ve satışını yasaklarsınız. Bu hukuk devletinin tavrıdır. İçki üretimini, satışını serbest bırakıp içkili araba kullanmayı yasaklarsanız bu da kanun devletinin tavrıdır. İçkili araba kullanan bir siyasiyi durdurup alkol kontrolü yapan polisi açığa aldırırsanız bu da zorba devletin tavrıdır.

10 saniyede 200 km. hıza çıkan otomobillerin satışını serbest bırakıp 120 km. hızdan yukarı çıktığında ceza keserseniz ve bu cezayı da gücünüzün yettiğine keserseniz ortada bir hukuk devletinin bulunduğunu iddia edemezsiniz. Trafik polislerinin eline ceza makbuzu koçanlarını tutuşturup “akşama kadar bunlar bitecek” derseniz, sonra da bu hukuk dışı talimatı deşifre eden memurları açığa alırsanız burada bırakınız hukuk devletinden söz etmeyi kanun devletinden bile söz edemezsiniz. Yüksek mahkeme başkanlarını istediğiniz kararı çıkarmadığı takdirde güneşi göstermemekle tehdit ederseniz bu yapının adına zorba devletten başka isim bulamazsınız.

Ne dinle ne imanla ne ahlakla ne de insanlıkla bağdaşan, toplumun altını oyan, aile birliğini tarumar eden, nesli tüketme amacına matuf yasaları savunup, buradaki gayri hukukî ve gayri ahlâkî durumla mücadele eden kişi ve kurumları tehdit ederseniz siz bırakınız hukuk devleti olmayı kanun devleti bile olamazsınız.

Küresel çapta maruz kaldığımız pandemi sebebiyle yurt içi ve yurt dışı uçak seferleri durduruldu. Bu bağlamda umre seferleri de yapılamadı. Şubat ayında dolarla satılan uçak biletlerinin ağustos ayında ancak yapılan geri ödemeleri şubat ayındaki kur üzerinden Türk lirası olarak yapılıyorsa bu yetkiyi menfaate dönüştürmek, devletin verdiği güce dayanarak alenen hak gasp etmek, fırsatı ganimete dönüştürmektir. Devlet halkını dolandıramaz.

40 yılı aşkın bir süredir devam eden terörden nemalanıp bitmesini istemeyenler gibi, ülke olarak maruz kaldığımız bu bulaşıcı hastalıkla mücadelede devletin satın almak zorunda kaldığı tıbbi malzemelerde büyük vurgunlar kollamak, keşke bitmese demek ne hukuk ne de kanun devletinde görülmeyecek türden yolsuzluklardır.

İslâmî zaviyeden konuya bakacak olursak, bir şey dinen haram ise o şey hukuken de suçtur. Bir devlet dinen helal olanı yasaklıyorsa ya da haram olanı meşrulaştırıyorsa bu bir hukuk devleti değildir. Hukuk herkese lazımdır. Hukuku çiğneyenler bir gün gelir mutlaka o hukuka muhtaç olurlar. Bir devlet dinsiz yaşayabilir ama hukuksuz yaşayamaz. Zulüm ile abâd olunmaz.

Hâlik’ın nâmütenâhî adı var en başı Hakk / Ne büyük şeydir kul için, hakkı tutup kaldırmak.

Kalın sağlıcakla.

Genel Yayın Yönetmeni

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner145

banner114