Sağlık Bakanlığı’nda iş barışını kim bozuyor?
Sağlık Bakanlığı’nın 08.04.2020 tarih ve 4902165-045.02-279 sayılı “Covid-19 pandemisi nedeniyle sağlık tesislerinde yapılacak ek ödeme” konulu Makam Oluru ile salgın ile mücadelede görev alan personele Mart, Nisan ve Mayıs aylarında tavandan ek ödemeye yapılacağı söylenmiş ve basında da ilan edilmiştir.
Belgeleri büyütmek için üzerine tıklayınız.
Makam Oluru’nun içeriğine bakıldığında Covid-19 ile ilgili alanda görev yapan personele döner sermayeden %100 üzerinden ek ödeme yapılacağı anlaşılmaktadır. Fakat bu “Makam Oluru”nun uygulamasında mevzuattan kaynaklanan bazı adaletsizliklerin olduğu söylenmektedir.
Makam Oluru’nun dayandığı yönetmelikte tabiplerle yardımcı sağlık personeli (hemşire, ebe, laborant vs.) arasındaki ek ödeme katsayılarındaki uçurum farktan dolayı en az ek ödeme alan tabip 11.000 TL ile 13.000 TL arası alırken; en çok ek ödeme alan yardımcı sağlık personelinin 1.500 TL aldığı ve çalışma açısından risk oranı olarak bakıldığında aynı hatta yardımcı sağlık personelinin tabiplere göre daha çok risk altında olduğu görülmektedir.
Diğer taraftan aynı sınıf içerisinde bile adaletsizliklerin olduğu ve esnek çalışma yöntemi ile bir ayda 7 gün mesai yapan ile 20 gün mesai yapan tabip yada hemşirenin aynı ek ödemeyi aldığı söylenmektedir.
Ayrıca diğer bir adaletsizliğinde hastanedeki diğer personele karşı yapıldığı ifade edilmektedir. Örneğin; yoğun bakıma giren tabibin 11.000 TL ile 25.000 TL arası alırken, hemşirenin 1.500 TL, yine yoğun bakıma girmesi gereken taşerondan kadroya alınan temizlik personelinin hiç ek ödeme/ikramiye alamadığı ve hastane içerisinde bu personel ile devamlı beraber çalışan sorunlarına idari açıdan çözüm bulan idari personelin de kadrosuna göre 200 TL ile 900 TL arası aldığı ve bazı hastanelerde bunun bir adaletsizlik olduğunu düşünen personelin aldıkları ek ödemeden aralarında para toplayarak temizlik personeline verdiği söylenmektedir.
Personel arasındaki sınıf farklılığı kanunla belirlenerek kişilerin aldığı maaş ödemesine yansıtılmıştır. Bu süreçte risk gruplaması yapılarak maaş oranında ek ödeme verilmesi daha adaletli olabilirdi. Birçok hastane yöneticisinin söylemine göre bu yöntem maddi anlamda hastanelere daha az maliyetli olacaktı. Çünkü bunun hastane bütçesine de yansımaları olacaktır. Döner sermayeden yapılan fazla ek ödeme yıllık bazda bakıldığında hastanenin ilerleyen aylarda diğer ödemelerini kısmasına neden olacaktır. Kesinti yapamayacak duruma geldiğinde yine hastane personeline yapacağı ek ödemeyi kesmek zorunda kalacaktır. Yani şimdi verdiği fazla ek ödemeyi sonraki aylarda kesmek zorunda kalacaktır.
Belgeleri büyütmek için üzerine tıklayınız.
Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın birçok önemli konu varken bunu takip edemeyeceği aşikardır. Makam Oluru’nu çıkaran bu durumu yakinen bilen Kamu Hastaneleri Genel Müdürü’nün bunları düşünerek çalışmayı yapması ve Sağlık Bakanı’na sunması gerekmez miydi?
Yapılan bu adaletsizlik yakışmadı. Statüsü düşük personel korona olmuyor mu bu riske girmiyor mu kardeşim sanki.
Sağlık kurumlarında hiç bir zaman çözülememiş ve çözülemeyecek sorunlar göz göre göre kemik bir hal almıştır. Görev tanımlamaları asla belli değildir, mobingle gücü yeten diğerine işini yaptırır duruma gelmiştir. Aynı hastanede aynı nöbeti tutan 2 hemşireden biri sözleşmeli diğeri kadrolu diye nöbet ücreti maaşı herşeyi farklı yattığı halde, bazı hekimlerin kendini mümkün mertebe sahadan çekip hemşireyi covid servislerinde yalnız bıraktığı halde hiç bir şekilde hiç bir sağlık çalışanı bu süreçte kazan kaldırmamıştır. Ama şunu da anlamış bulunmaktayız ki ülkede canına en az değer biçilen güruh sağlık çalışanları ve bilhassa hemşireler olmuştur. Yeri geldiğinde hekim işi yeri geldiğinde personel işi yeri geldiğinde teknik servis olarak kirli alanda iş görmüştür. Nasılsa siz içeridesiniz diye dış alandan veya telefondan komut vermekle iş görenler olmuştur. Sahi biz kirli alanın müdavimi olmak zorundaydık demi, sonuçta hemşireyiz herşeyi yakın takip etmek bizim işimiz başka da bir ederimiz yokmuş zaten.