VAHYİN DİLİNDEN
اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْـٔاً وَلٰكِنَّ النَّاسَ اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
"Gerçek şu ki Allah insanlara zerrece kötülük etmez, fakat insanlar kendilerine kötülük ediyorlar."
(Yûnus Suresi - 44)
(Meâl Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı)
TEFSİRİ:
Hidayet de dalâlet de hayır da şer de ceza da mükâfat da Allah’tandır. Fakat âyet bunun, asla Allah’ın insanları haksız yere sapkınlığa sevkettiği veya zarar verdiği, cezalandırdığı anlamına gelmediğini açık bir ifadeyle ortaya koymaktadır. Yukarıdaki iki âyette de işaret edildiği üzere yüce Allah insanlara hem peygamberler göndererek hem de onları akıl ve basiret gibi yüksek melekelerle donatarak doğru yolu bulmaları için gerekli olan imkânları bahşetmiştir.
Buna rağmen yanlış yolda ısrar edenler, artık kendilerine –başkası değil– yine kendileri kötülük etmiş olurlar. Her ne kadar bazı âlimler, ısrarla Mu‘tezile mezhebinin bu âyete dayanarak savunduğu kadercilik karşıtı görüşünü çürütmeye çabalamışlarsa da onların getirdiği cebirci yorum âyetin lafzına da maksadına da aykırı düşmektedir (meselâ bk. Râzî, XVII, 102-103; krş. Zemahşerî, II, 192). Buna karşılık Taberî (XI, 120), Şevkânî (II, 509) gibi bazı Ehl-i sünnet mensubu müfessirler, âyeti Mu‘tezile’nin görüşüyle uyuşacak şekilde açıklamakta sakınca görmemişlerdir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 107
ALLAH RASULÜNDEN (Sallellahu Aleyhi ve Sellem)
“(Ey) Abdurrahman İbni Semüre! Kimseden yöneticilik görevi isteme!
Zira bu görev sen istemeden verilirse, Allah yardımcın olur.
Eğer sen istediğin için verilirse, Allah’dan yardım göremezsin.
Bir de bir şeye yemin ettikten sonra başka bir davranışı daha hayırlı görürsen, hayırlı olanı işleyip yeminin için kefâret öde!”
(Buhârî, Ahkâm 5, 6, Eymân 1, Kefârât 10; Müslim, Eymân 19, İmâre 13)
Alıntı: yeniakit